- 2.02.2022 12:49
- (6)
2021 yılının son ayında tüm ülkenin gündemi kurlardaki aşırı dalgalanma ve bunun nasıl dizginlendiğiydi. Kurun artan kısmı gözlerden kaçarken nasılda indirildiği ülkemizin tek gündemi olarak kaldı. Oysa buzdağının ardında artan kur ile yükselen maliyetler ve fiyat artışları vardı. Ancak nasıl oluyor bilinmez ülkenin asıl gündemleri hemen değişip başka bir kısma evriliyor.
Ekonomide piyasalarda ortalık yangın yeri. Sürekli artan fiyatlar her gün gelen zamlar cebimizdeki paranın “köpüğünü” alıveriyor. Oysa kurların köpüğü alınırken bu bizim faydamıza diye düşünmüştük. O kadar ki kurların aşağı çekilmesi nasıl arttığının araştırılmasını gölgeledi. Hatta artan kurların nasıl düşürüldüğünün araştırılmasını da gölgeledi. Ekonomiden sorumlu bakan “gece tüm halkımız sıraya girerek dolarlarını bozdurdu” dedi. Oysa aynı gece tüm bankalar kambiyo işlemlerini internet bankacılığından durdurmuştu. Ve döviz büroları da kapanmıştı. Devam eden günlerde ekonomi bakanı bu kur artış azalışlarında “küçük yatırımcı çarpıldı büyük yatırımcı zaten önlemini almıştı” dedi.
Şimdi ise sürekli artan enerji fiyatları, üretim maliyetlerini yükseltmekte ve hayat pahalılığı tüm ülkeyi kasıp kavurmakta. Oysa bu durum daha önceki aylarda geniş halk kitleleri tarafından hissedilmiyordu. Şimdi ise aşağıda belirtilen tabloda da görüleceği üzere 2021 yılının ilk günlerinde 500-TL”ye dolan bir otomobil yakıt deposu şimdi 1.000-TL”ye dolmakta. Aşağıda tabloda görüleceği üzere bir yıl içinde iki katına yakın artan fiyatlar 2022 yılının ilk ayında benzinde %14, Motorinde ise %24 olarak gerçekleşti. Diğer enerji kaynağı olan elektrikte ise astronomik fiyat artışı son faturalarımızla hayatımıza sert bir dalış yaptı.
Elektrik faturamız sert bir dalış yaptı hayatımıza öyle ki; zammın halka anlatıldığında 150 kWh üzeri yüksek zam oranı denilmişti. Oysa kendi faturamda (A1P2022000050985) 170 kWh üzerinde zamlı tarife uygulandığını fark ettim. Tam sevinecektim 20 kWh küçük zamlı tarife diye ama onunda küçük zam derken %50 zammın üzerinde olduğunu fark ettim. Yani açıklanan bilgiler doğru olmadığı gibi veriler de şeffaf değil. Bir ülke için en kötü durum da bu olsa gerek. Yönetilen halkın “burası bizim ülkemiz” “bizim devletimiz” derken ülkeyi yönetenlerin ülke halkına şeffaf olmaması. Gelişmiş ülkelerin en büyük özelliği hesap verilebilir devlet sistemi kurmalarıdır. Ve nazikçe ifade etmek gerekirse gelişmekte olan ülkelerde ise devletin sürekli kutsanması yoluyla hesap sorulamaz hale getirilmesidir.
Son günlerin moda tabiriyle aslında bu yaşananlar bir sonuç. Sürekli değiştirilmekten uygulanması mümkün olmayan kararlar, görevi halka güven vermesi gerekirken kurumların sadece tabelalarının kalması, kime faydasının olacağı belli olmayan politikalar ülkenin her geçen gün daha da öngörülemez bir yer olmasına neden olmakta. Son haftalarda sık sık değişen kurum yöneticilerinin neden görevden alındığı ya da hangi beklentiyle yeni görevine başlayacağı bilinmiyor ama tahmin edilebiliyor. Örneğin son değişiklikle TÜİK başkanı değiştirildi. Eski başkanın yaptığı ölçüm ve değerlendirmelerde halkın hakkına girmek istemediğini beyan ettiği söylenmekte. Bu durum idarece hoş karşılanmamış elbette. Ve görev değişikliği bu söylemlerin ardından geldi. Belki de yeni gelen TÜİK başkanı eski başkanın gidişinden derslerini çıkarmıştır. Ölçüm yapan diğer kurumlar ve kamuoyu beklentisine göre mi yoksa kendini oraya görevlendiren otoritenin beklentisi yönünde mi yeni enflasyon rakamlarını açıklayacak bekleyip göreceğiz. Ancak açıklanacak enflasyon rakamlarının seyri de aynı zamanda çiçeği burnunda TÜİK başkanının görev süresinin belirlenmesinde etkili olacağı kesin. Zira kendinden önceki başkan yılını dolduramadı. Biz şimdiden görevinde uzun ömür dileyelim.
Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere enflasyon ve fiyat artışları bir süre daha ana gündemimiz olacak. Çok şükür kötü günleri geride bıraktık. Şimdi önümüzde çok daha kötü günler var.
Yorum Yap