- 14.04.2022 11:27
- (4)
Tasarruf; tüketilecek bir varlığı dikkatli harcama, gerekmeyen kısmın harcanmaması demektir. İdareli harcama da denilebilir. Bir diğer anlamı ise kullanım yetkisidir. Az harcamak, birikimleri dikkatli kullanmak masrafları kısmak olarak da ifade edilebilir. Yeni yatırımlar için para biriktirmek, biriken varlıkların yatırım araçları yoluyla kendi planladığımız yatımı gerçekleştirinceye kadar genel ekonominin kullanımına açmak olarak da ifade edilebilir. Burada en önemli husus varlığın finansal sistemden çıkarılarak yastık altında değil de kaydi olarak biriktirilmesidir.
Dolayısıyla tasarruflar yeni kaynak yaratma konusunda çok önemlidir. Tüm ülkelerde yönetimce teşvik edilirken piyasanın fonlanmasında ciddi bir fonksiyon üstlenmektedir. Zira tasarruf yapmak hem bireysel açıdan hem de toplumsal açıdan iyi bir geleceğin ön koşuludur.
Tasarruf yapmak elde bulunan imkânların iyi kullanılması ve israf edilmemesidir. Boşa geçen zaman veya gereksiz yere açık kalan ışıklarda israftır. Hor kullanılan her eşya, gerekmediği halde çalışan her alet, ziyan edilen her madde, planlaması doğru yapılmayan zaman ve her türlü emek ve verimsiz kullanılan zaman da israftır. Ele geçen fırsatları değerlendirmemek, yapabileceğimizin en iyisini yapmamak da yine israftır.
Toplum olarak tasarrufu sevmediğimiz için biriktirme alışkanlığımız düşük. Gelirimiz arttıkça tasarruf etme eğilimimiz artıyor ama gelirin arttığı oranda tasarruflar artmıyor. Bugünü yaşayıp geleceğe “Allah Kerim” demeyi tercih ediyoruz. Varlıklı insanların tasarrufu yüceltmelerine ve israfı önleme davranışlarına sevimsiz ifadeler yakıştıran bir toplumuz biz. Bugün tüketmeyi seven, günübirlik yaşayan, geleceği planlamaktan ziyade düşünmeyen bir yapımız var. O kadarki gelişmiş ülkeler 10-20 yıllık kalkınma programları takip ederken biz 1 yıllık programın tamamını 6.ayında revize etmek zorunda kalıyoruz.
Ülkede refahı yükseltebilmek için hem ailemizin hem de devletin kaynaklarını kullanırken daha etkin daha verimli ve de tasarruflu olmamız gerekiyor. Tasarruflu olmak maddi bir durum olmasının yanında daha çok bir edep, incelik ve görgü olduğunu düşünüyorum. İhtiyaçtan fazlasını tüketmemek, tüketilen kısımda ziyana kaçmamak iyi bir bilincin göstergesidir. Mevcut kaynakları tüketirken özenli olmak, her varlığı yerinde ve yeterince kullanmak kişinin tüm hayatında ne kadar bilinçli olduğunu ortaya koyar.
Toplumu oluşturan her bireyin kendi ekonomik durumuna göre tasarruflu olmayı alışkanlık haline getirmesi ile bugünü ve yarını arasında denge kurması gelecekte çok daha rahat bir yaşam sürmesine dayanak olacaktır. Eskilerin tabiri ile tasarruf ehli olmak gereksiz bir tutum değil, zevklerimiz ve sorumluluklarımız arasında denge kurmaktır. Parçası olduğumuz toplumu düşünmek, geleceği inşa etmektir.
Bugün yaptığımızdan daha iyisini yapmak, birikimleri artırmak israfı önlemek her bireyin görevidir. Zira bugünkü kaynakların geleceği düşünmeden kullanılması, geleceğin planlanmaması birçok mağduriyete yol açabilir. Şimdiki tüketimlerimizle ve gelecek planlarımız arasında bir dengenin olduğunu asla unutmamalıyız.
Dünyanın zor günlerden geçtiği, krizlerin krizleri kovaladığı bir dönemde yaşamaktayız. Türkiye de kendi içinde bu krizleri derinlemesine yaşarken her bireye düşen harcamalarını gözden geçirerek daha zor günlere hazırlık yapılması, geleceğin planlanmasıdır. Dünya ekonomilerinin enflasyon rüzgârıyla boğuştuğu bu zamanlarda Türkiye’de enflasyon kasırgası hızla elimizdekilerin değerini alıp götürmektedir. Elimizdekilerin değer kaybının önlenmesi adına alındığı söylenen tedbirlerin bir etkisini henüz hissedemedik. Önümüzdeki günler eğer sahici enflasyon önlemleri alınırsa piyasaları ciddi bir durgunluk hali etkisi altına alacaktır.
Bu yazının yorum köşesinde de hem bireylerin hem ülke yönetiminin tasarruflu olmak adına ne gibi önlemleri alması gerektiği, hangi politikaların ve uygulamaların değişim zamanı geldiğinin belirtilmesi yerinde olacaktır. Farklı fikirler farklı düşünceler ufuk açıcı olarak topluma yön verecektir.
Yorum Yap