- 4.07.2022 09:11
- (3)
Bir ülkenin bir dönem içinde ürettiği mal ve hizmetlerin toplam parasal değeri gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYİH) olarak adlandırılır. GSYİH’da ki artış ise ülkenin büyümesine eşittir. Belirli bir zaman diliminde ülkenin ekonomik üretim kapasitesinde ekonomik kaynakların artışı ise ekonomik büyümeyi verir. Ülkenin büyüme hızı değerlendirilirken farklı büyüme kalemleri temel alınsa da ülkenin üretilen mal ve hizmetlerinin parasal değerindeki büyüme artışı ülkenin büyümesine eşittir.
Türkiye’nin son yıllarda ürettiği mal ve hizmetlerin parasal değeri artmasına rağmen ürettiği mal ve hizmetlerin adetlerinde niceliksel ve niteliksel bir artış olmamıştır. Artış olmadığı gibi mal ve hizmetlerin parasal değerlerinde önceki yıllara nazaran ciddi düşüşler yaşanmıştır. Bu durum ülke araştırmaları yapan Dünya Bankası ve İMF raporlarında ifade edilmiştir.
Türkiye son yıllarda yüksek büyüme rakamlarını görse de ekonomik dalgalanmaların şiddeti oldukça yüksektir. COVID-19 pandemisine rağmen 2021 yılında hızlı bir toparlanma olsa da yılın son döneminde para değerinde yaşanan düşüş hane halklarını derinden etkilemiştir. Para değerindeki düşüş enflasyonist dalgayı peşinden getirmiş bireylerin tasarruf etme gücünü elinden almıştır. Ülke içinde yapılacak yatırımların en büyük finansmanı olan bireysel tasarrufların zayıflamasına yol açmıştır. İç finansmanın zayıflaması devleti yatırımlarda dış finansmana yöneltmiştir. Bu durum ise ülke ekonomi politikalarının daha maliyetli ve konjonktürel risklere daha açık hale getirmiştir.
Pandemi dünya genelinde ekonomi politikalarının değişmesine yol açarken mevcut değişim bazı ülkelerde düzeltme yörüngeli olmuş bazılarında ise geçici önlemlerle bozulmanın daha da ilerlemesine neden olmuştur. Türkiye’de de mali dengeler tamamen bozulmuş ve hayal dahi edilemeyecek politikaların denenmesi ile bozulma hızlanmıştır.
Ekonomik bozulmanın en çok etkilediği kısım ücret geliri ile geçinen dar gelirliler olmuştur. Yılbaşında ücreti sabitlenen çalışanların daha ilk aylarda artan fiyatlarla maaş artışlarının etkisini kaybettiği gibi mevcut ücretin de değeri düşmüştür.
Ekonomi alanındaki uzman kişiler Türkiye ölçeğinde bir ülkenin hiçbir ekonomik politika uygulanmasa bile her yıl kendiliğinden % 3 büyüyeceğini tahmin etmektedir. Ancak son yıllarda ekonomik kalkınma da denilebilecek doğal kaynak ve sermaye yapısında değişim yaşanmamıştır. Ülkenin sanayi kurumlarındaki artış, teknolojik gelişme, gelir dağılımında adalet, fırsat eşitliği ve beşeri sermayesi gibi değişkenlerinde kayda değer bir artış gözlemlenmemiştir. Dolayısıyla bazı yıllarda yaşanan büyüme devamlılık göstermemiş sadece dalgalanmayla kalmıştır. Kalkınması yerinde sayan Türkiye dünya sıralamasında hızla geri sıralara düşmüştür.
Aşağıdaki tabloda ülkelerin üretilen mal ve hizmetlerinin büyüklüğüne göre dünya sıralamaları yer almaktadır. Son yıllarda yaşanan değişim Türkiye’nin en büyük 10 ekonomi olmayı planlarken düştüğü durum ortaya konulmuştur. Neredeyse çeyrek asırdır aynı yönetim tarzıyla Türkiye kendi içinde istikrarı dahi bulamazken diğer ülkelerin kendi içinde rekabet sağlayarak kaliteyi yakaladığı ve gerçek büyüme ile üst sıralara yükseldiğini görmek mümkün.
Gelişmiş ve kalkınmasını sağlamış ülkeler için mevcut ekonomik büyümesini koruması bile başarı sayılırken, Türkiye kendi yapısal reformlarını biran önce gerçekleştirilerek büyümesine istikrar kazandırmalı ve kalkınmasını gerçekleştirmelidir. 2022 Yılı Türkiye büyüklük sıralamasında 21.sırada olacağı öngörülmektedir. Bu durum rastlantı değil bir gerçektir. Türkiye’nin enflasyonist bir ortama girdiği şu günlerde gecikmeden kendine gelmeli reformist politikalara yönelmelidir. Türkiye kendi içinde hiçbir getirisi olmayan politikaların ısrarcısı mı olacak yoksa değişimin ve gelişmenin takipçisi mi olacak? Bu karar aşaması bu ülkenin çocuklarının hayallerinin gerçekleşmesi mi yoksa başka ülkelerde gurbet yaşayarak hayallerinin peşinde koşması mı? Sorusunun cevabı olacak.
Yorum Yap