İşletmelerin Yaşadığı Zorluklar

  • 3.10.2022 11:51
  • (3)

 

Enflasyonun ekonomik hayatı yoğun etkilediği Türkiye gibi ülkeler için, değerini önemli ölçüde koruyabilen yatırım araçları vardır. Gayrimenkul yatırımları bunlara örnek olarak gösterilebilir. Enflasyon oranı ne kadar yüksek olursa bazı gayrimenkullerin değeri de aynı oranda artış eğilimi içinde olur. Bu durum büyükşehirlerde daha da kendini göstermektedir. Artan daire fiyatları ve beraberinde kira fiyatları buna en güçlü örneklerdir. Politik faiz oranlarının son derece düşük olduğu ülkemizde belirli bir sermayeye sahip ve ödeme gücü olan kişiler için bu yatırım isabetli olacaktır.

Eldeki sermayeye ilave olarak borçlanarak sabit taksite bağlanacak krediler ile sağlanan kaynaklar ise her halükarda yüksek getiri sağlayacaktır. Bugün ödeme gücüne yüksek gelen taksitli borçlar bugünkü ve gelecekte hedeflenen enflasyon oranlarında zamanla değerini yitirecektir. Önceki yıl asgari ücret kadar olan bir taksit bu yıl asgari ücretin yarısı kadar olmaktadır. Gelecek yıllarda TÜİK tahminlerine göre 1\4 oranında olacaktır.

Faiz indirimi yoluyla piyasa işlerliğini sağlamaya, büyüme oranlarını artırmaya çalışan ekonomi yönetimi seçim odaklı kararlara erken girişmiş görülüyor. Yüksek büyüme yeniden seçime girecek her idarecinin hayalidir. Ancak sadece büyümeye odaklanmak, diğer ekonomi dinamiklerini görmezden gelmek bir dizi problemi beraberinde getirecektir. Aslında problem demek de başlı başına iyi niyetlilik olur. Emek geliri ile ayakta duran Türkiye’de nüfusun önemli bir kesimini enflasyonun altında ezmek burada yıkıma örnektir. Yıllarca zor şartlarda kazanılan birçok malın değerini yitirdiği bir dönem bu yıllara denk geldi. Hayatının baharında olan genç neslin uzun süre gelecek hayali kuramayacak olması yine bu dönemin gençlere “hediyesi” olacak.

Yüksek enflasyonist zamanlarda ithal ürünler de değerini korumaktadır. Yurtdışından döviz ile alınan ürünler Türk Lirasının değer kaybından etkilenmemekte kendi değerini korumaktadır. Hatta alım sıklığı düşen ithal ürünler daha da değerli hale gelmektedir. Alım gücü düşen halkımız için lüks hale gelen ithal ürünler gelir seviyesi hızla artan ya da birikimleri yeterli olan bir kesim için ulaşılabilir olmaktadır. İthal ürünlere en önemli örnek ise son yıllarda değer artışı ile ön plana çıkan otomobillerdir. Son yıllarda alındığının çok daha üzerinde bir değerle satılan otomobiller Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için önemli bir yatırım aracı haline gelmiştir. Halkının konforunu yükseltmekle görevli olan iktidarın yarattığı enflasyonla toplum değeri düşük ve kullanımı zor ulaşım araçlarına mahkûm olmuş ve hızla değerlenen ithal araçları kullanmak yerine yatırım aracı olarak görmeye başlamıştır. Öyle ki bugün sıfır alınacak bir aracın sigortası, bakımı, MTV’si yakıtı derken aylık maliyeti 5-6 bin TL’yi bulur. Türkiye’deki orta gelire sahip aileler için otomobil sahibi olmak fazlasıyla lüks kullanımdır.

Enflasyonun bu seviyelerde olduğu dönemlerde işletmelerin de faaliyetlerini sürdürebilmesi oldukça zordur. Eldeki malın korunması, maliyet artışlarının sermayeyi küçültmesinin önüne geçilmesi gibi etkilerin önlenmesi çok önemli ve gereklidir. İşletme bilançolarının yönetimi çok zorlaştığı gibi yaşanan olumsuzlukların fark edilmesi de güçleşmektedir.

Yoğun sisli ortamlarda araba kullanmak gibi olan bu dönemler sermaye sahiplerinin ve emek gücüne sahip bireylerin daha dikkatli olması gereken dönemlerdendir. Belirsizlik ortamlarında adım atmak güç olduğu gibi ürün değerlerinde aşınma suretiyle değer kaybının yaşanması karşısında mevcudu korumak da bir o kadar zordur. Dolayısıyla bu dönemlerde uzun vadeli planlar yapmamak ve sık sık harcama alışkanlıklarını gözden geçirmek yerinde olacaktır.

Enflasyonun yükseliş trendi, beraberinde piyasa faizinin de artmasına neden olmaktadır. Bu durum sermaye ihtiyacına olan talebi yükseltmektedir. Burada önemli olan husus sermaye temininde yüklenilen faiz yükünün işletmeye olumsuz etki yaratmadan satılan hizmete yansıtılmasıdır. Bu durumun fiyat artışlarını beraberinde getireceği de unutulmamalıdır.

Enflasyon işletmelerin karlılığında yapay bir artış sağlamaktadır. Bu durum yüksek bir beklentiye neden olmamalı ve ihtiyatlılık en üst seviyeye çıkmalıdır. İşletmelerin ürün satış adetleri azalmaya devam ederken, daha önce elde edilen ciroların aşılması işletme sahiplerini rehavete değil temkinli olmaya sevk etmelidir.

İşletmelerin fiyat artışlarının sık görüldüğü zamanlarda tahsilat sürelerinin kısaltılması en önemli adım olarak öne çıkmaktadır. Tahsilatı yapılan satışın hemen ardından ise eksilen ürünün yerine yenisinin alınması artan fiyat hareketlerinden etkilenmemenin birinci koşuludur. Bozulmadan uzun süre kalabilecek ürünlerden sermaye oranında alınması da değerlendirilebilecek bir diğer husustur. Stok kalemlerinde karlılığı düşük olan ürünlerin daha az yer alması, karlılığı yüksek ürünlerin yoğunluğunun artırılması alınabilecek bazı önlemlerdir. Borçlanma kalemlerinde sabit taksitli ve mümkün olduğu kadar uzun vadeli finansman kaynaklarının tercih edilmesi de yerinde olacaktır.

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (3)

  • yandan çarklı
    yandan çarklı
    3.10.2022 12:29

    bu ülkenin tek sahibi belli biz zaten alt kesimiz gerekirse seçmen gerekirse vatan haini oluruz. ama bu ülkenin sahibi asla olamayız

  • halk
    halk
    3.10.2022 12:27

    bunlarda sorun mu neler yaşıyoruz biz

  • halk
    halk
    3.10.2022 12:26

    bunlar da sorun mu neler yaşıyoruz biz geçinmek için ne sorunlar yaşıyoruz