Önemli Olan Alt Yapı Mı, Üst Yapı Mı?

  • 10.12.2022 09:55

Dünyada bazı ülkelerin merkez bankalarının, ilgili sektörlerdeki yatırımları destekleyerek ekonomik büyümeye yardımcı olduğuna dair örnekler bir önceki yazıda verilmişti. Türkiye’nin ekonomi yönetimi ile paralel istikamette kararlar alan merkez bankası da bu yönde adımlar atmaktadır. Siyasi olarak geleceğini düşünen iktidarın seçim öncesinde ekonomik kalkınmadan ziyade büyüme rakamlarına yoğunlaşması gayet tabiidir. Ülkenin ekonomik kalkınmasında ilerleyeme gösteremeyen ülkelerin büyüme rakamları, siyasetçi için seçmen etkilemede gayet kullanışlı bir araç olmaktadır. 

Halen Türkiye’nin uygulamaya çalıştığı düşük faiz politikası da bu yönde bir uygulamadır. “Faiz sebep Enflasyon sonuçtur” teorisi ile ikna edilmeye çalışılan kalabalıklar, dev bir canavarla karşı karşıya kaldılar. Enflasyon adı verilen bu canavar, bir süredir toplumu esir alarak hızla fakirleştirmektedir. Daha önce bir ev, bir araba alma ihtimali olan orta gelirli insanları artık hayal bile kuramaz hale getirmektedir.

Yılların birikimi olan bilimsel araştırmalar yüksek faizin, yüksek enflasyonun sonucu olduğunu ispatlarken, bunun tam tersini iddia etmek ve uygulamak iktisat biliminde yeni çığırlar açabilir. Burada uygulama olarak merkez bankası aracılığı ile faiz düşürmeye çalışmak, sonuçlara ulaşmayı da hızlandırmaktadır. Elde edilecek sonuç ne olacak bilinmez ancak şu bir gerçek ki piyasa kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Piyasa duygusal değildir, tarafgir değildir, hiçbir etnik kökene, dine, mezhebe bir gruba ait değildir. Piyasalar rasyoneldir. Yapılan bir yanlış anında karşılığını görür. Bu türden adımlarda ülkemiz açısından yeni değildir. Bilimsel gerçekliğin tam tersi yönündeki uygulamalar 1990’lı yıllarda olduğu gibi ciddi bir krizi beraberinde getirir. Elbette aslolan, yaşanan bu dönemde rasyonel olarak kendi çıkarını düşünebilecek seçmen kitlesinin var olup olmadığıdır.

Merkez Bankasının ülkenin kalkınma ve büyümesinin fonlaması adımları diğer ülkelerle ciddi farklılıklar göstermektedir. Merkez bankasının rezerv de denilen birikimleri buna örnektir. Bu durum elde edilen ekonomik sonuçlara da yansımaktadır. Diğer ülkelerde ekonomiyi yöneten iktidarlar tarafından uzun soluklu ciddi planlamalarla yapılan fonlamalar piyasada karşılık bulurken, ülkemizde ekonomi yönetiminin kısa ve uzun vadeli hedeflemeleri ilk ayında anlamsız hale gelmektedir. 

Son dönemlerde alınan kararların tamamı seçim yörüngeli olduğundan büyümenin sayısal yönü ön plana çıkmakta, bu durum kalkınmaya yansımamaktadır. Son yıllarda verilen kredilerin neredeyse tamamı yatırımlar dışındaki alanlara yayıldığını belirtilmektedir. Finansal olarak yatırım, inşaat, doğrudan tüketim bu alanlardan bazılarıdır. Bu sebepten olsa gerek Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve Merkez Bankası verilen kredilere yön vermeye çalışmaktadır. Verilen kredilerin niteliği önemsenmeden yeni bir kalkınma hamlesinden bahsedilemez.

Önceki yıllarda ülkemize dış sermaye akışının yüksek seviyede olduğu dönemlerde ekonominin farklı alanlarına yapılan yatırımlar kalkınmaya ivme kazandırırken merkez bankası ve kamu bankaları bu işlevi üstlenmekteydi. Oysa dış sermayenin yok denecek seviyeye geldiği bu dönemde iç finansman kaynakları piyasaya monte edilmeye çalışılmaktadır. Yüksek enflasyon ile eldeki kaynakların piyasaya sürülmemesi ayrı bir olumsuzluk olarak piyasaya yansımaktadır.

Ülke parasının değersizleştirilmesi suretiyle cari açığın azaltılmasına yönelik oluşturulan yeni ekonomi modeli kaynak açığı ile baş başa kalmıştır. Zira verilen kredilerin tam tersi etki oluşturması buna örnektir. Artan ithalat cari açığı artırırken kurlar üzerindeki baskıyı oluşturmuştur. Kurlarda yaşanan yükselişler ise beraberinde enflasyonu getirmiş son dönemde uygulanan yeni ekonomi modelinin ve politikaların ne kadar plansız olduğunu gözler önüne sermektedir.

Son dönemde bölgemizde yaşanan depremde de olduğu gibi yapıların yapıldığı zemin ne kadar önemliyse, bir ülke ekonomisinde de ülkenin yönetim yapısı, planlaması, insan kaynağının yeterliliği, ülkede yaşayan toplumun bilinçli olması gibi bazı özelliklerin önemli olduğu görülmektedir.

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.