Finansal Piyasalarda Yapılan Düzenlemeler

  • 27.12.2022 08:50

Geçtiğimiz son yılda ekonomi yönetimi, Türk Lirasının değer kaybının hızını düşürmek için bir şeyler yapması gerektiğini, hızla yaklaşan seçimlerde bunun bedelinin büyük olacağını anladı. Üretimden fazla tüketim için sağlanan kredi genişlemesinin bir an önce frenlenmesi önemli bir adım olarak düşünülmüş olmalı ki bankalara sürekli yeni düzenlemeler yoluyla yavaşlama telkinleri yapıldı. Bankaların kendi birikimlerinin ve müşterilerinin mevduat eğilimlerinin Türk lirası ağırlığının artırılması çok önemliydi ve unutulmadı. 

Ülkede son yıllarda yaşanan savrulma düzenleyici ve denetleyici kurumların niteliğinin ve piyasalar üzerindeki ağırlığının da azalmasına neden oldu. Sadece kurumlar etkilenmedi gidişattan, yanlış uygulanan para politikaları da piyasalar üzerinde yıpratıcı etkisini gösterdi. Ülkede uzun sürede yetişen beşeri sermaye de hoyrat bir tutumla dağıtıldı ya da birçok iş ve kurumdan el çektirilip yerine liyakat yerine taassubun ve tarafgirliğin temsilcileri getirildi.

Zaman işlerin yolunda gitmediğini fiili olarak gösterdi. Dolayısıyla “hiçbir yanlış yapmayan” ekonomi yönetimi makro ihtiyati tedbirlerle piyasayı kısıtlayan önlemler almayı tercih etti. Alınan önlemlerin ne gibi etkileri ortaya çıkaracağı öncesinde değerlendirilmediği için yeni önlem paketleri birbirini izledi. Ülkemizde etki analizi yaşayarak öğrenme esasına bağlı olduğundan alınan önlemlerden kısa sürede vazgeçildi yada daha da şiddetli bir şekilde yenilendi.

-Bankaların Merkez Bankası ile swap ve bankalar arası para piyasası işlemlerinde devlet tahvili bulundurma oranının %30’dan %45’e yükselten Merkez Bankası bu oranı daha sonra %60 olarak değiştirdi. Yani bankaların kendi aralarında yaptığı mevduat temini işleminde dahi devlet tahvili almak suretiyle devlete borç para verme zorunluluğu bulunmaktadır.

-Devamında ticari kredilere uygulanan zorunlu karşılık oranı %10’dan %20’ye çıkarıldı. Bankalarda bulunun döviz mevduatlarının zorunlu karşılıklarının komisyonu ise %1,5’den %5’e çıkarıldı. Var olma sebebi mevduat bulup kredi vermek olan bankaların asli 2 fonksiyonunun da bedeli yükseltilerek bankaların hareket alanı kısıtlanmış oldu. Zorunlu karşılıklar ve menkul kıymet tesisindeki önlemler bu süreçte de devam etti.

-Döviz mevduat hacmi üzerinden bankalara %3 oranında sabit faizli devlet tahvili tesis edilmesi kararlaştırılırken dönüşüm oranlarına göre de yine ek menkul kıymet tesisi kararı alındı. Bunun yanında bir bankanın Türk Parası mevduat oranı %50’nin altında kalması durumunda yabancı para mevduat için tesis edilen zorunlu karşılık tutarına %3 ilave komisyon uygulanacağı duyuruldu.

-Bankaların sağladığı krediler için ise zorunlu karşılık ayırma işlemi, artık devlet tahvili tutma zorunluluğuna dönüştürüldü. Yani mevduat toplayıp kredi vererek para kazanma amacı olan bankalar hem topladığı mevduattan hem verdiği krediden devlete komisyon ya da borç vermek zorunda kaldı.

-Verilen kredinin belirlenen hacmi %10’u aşması durumunda ise bankalara aşan tutar kadar kısmı için menkul kıymet tutması zorunluluğu getirmiştir. Kredi hacmindeki aşım kredi faiz oranında da oluşması halinde yine aynı ek menkul kıymet tutma zorunluluğu getirilmiştir.

-Döviz mevduat hesapları için alınan zorunlu karşılık tutarlarının yıllık komisyon oranları için bankaların Türk Lirası payına göre farklılaşacağı duyurulmuştur. Burada belirtilen Türk Lirası payı ise yılbaşında belirlenen Türk Lirası mevduat oranı hedefine göre belirlenecektir.

Bu ve bunun gibi devamlı yapılan düzenleme ve değişikliklerin, bankalar ve bankalarla ilişki içinde olan finansal piyasaların takip etmesi için bile yeni birimler kurması yada mevcut yapıyı genişletmesi gerekebilir.

Son yılların en karlı kurumları olarak gösterilen bankaları, devletin borçlanma kaynağı olarak gördüğü ve sürekli yeni düzenlemelerle kendi harcamalarının finansmanı için yönlendirdiği görülmektedir.

Ancak yapılan bu düzenlemeler günü kurtarmaya yönelik olup uzun vadede ekonominin gidişatını olumlu etkiyi gösterememiştir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ortak sorunu olan sermaye eksikliğinin giderilmesi için finansal piyasalarda ve bireysel hak ve özgürlüklerde yapısal reformların biran önce yapılması çok önemlidir. Günlük politikalar herhangi bir getiri sağlamadığı gibi uzun vadeli iyileşmeyi de engellemektedir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.