Depremin Etkileri

  • 10.03.2023 14:40

 

Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ve aynı zamanda son yüzyılın en büyük afetlerinden olan depremlerin ardından yazılı ve görsel medya organlarında her aşaması en küçük ayrıntısına kadar anlatılmaktadır. Depremin oluşum süreci, depremle oluşan maddi ve manevi hasarlar, zemin ve kayaç yapısı, yer üstü yapılarının teknik yapım şekilleri ve yerleşim alanlarının seçimi gibi konular uzmanı olan olmayan birçok kişinin değerlendirme ve önerileri tüm toplum tarafından dinleniyor. Dinleniyor, yaşananlar izleniyor ancak toplum bilincinin oluşmasında hiçbir etki göstermiyor. Yaşananlar ve anlatılanlar insanların nazarında hiçbir kıymet bulmuyor.

Bilim insanlarının olduğu her yerde, olabilecek yeni depremlerle ilgili yer ve zaman tahmini istenmekte iken alınması gereken önlemler hususunda hiçbir hazırlık yapılmamaktadır. Olabilecek yıkım için önlem alınmadığı gibi yeni kayıplara neden olabilecek şekilde yapılaşmaya gidilmekte ya da buna izin verilmektedir.

Son yıllarda yaşanan deprem istatistiklerine ve yaşadığımız maddi ve manevi kayıplarımıza göre ülkemizde depremlerin kaçınılmaz olduğu açıktır. Mevcut teknolojiye göre ise önceden tahmini mümkün olmamakla birlikte kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla tedbir almak daha verimli olabilir. Bilim adamları da deprem süreci ile ilgili her tahminin ve açıklamanın sonunda alınması gereken tedbirlerden bahsetmektedir. Dolayısıyla yapılaşma ve deprem sonrası için alınması gereken önlemlere odaklanmak yerinde olacaktır.

Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere bölgede yaşanan depremin ardından ve ülkemizde yaşanan her depremde olduğu gibi yıkılan yapılar, can kayıpları ve bölgesel hasarlar ayrıntılı olarak irdelendi ve toplum bilgilendirildi. Ve yine her depremde olduğu gibi olası bir Marmara Bölgesi depremine karşı zayıf yapılar ve riskli bölgeler tekrar edildi. Elbette yapıların nasıl olması gerektiği dünya örnekleri ile birlikte verilerek kamuoyu bilgilendirildi.

Ne var ki Türkiye’de yaşanan yoğun gündemler yaşanan acıları çabuk unutturmakta, alınması gereken önlemlerin ihmal edilmesine neden olmaktadır. Güvenli bölgelerin oluşturulması, sokak sokak bina analizlerinin yapılması, deprem anında ve sonrası için insanımızın bilinçlendirilmesi önceliklerimizin en başında gelmelidir.

Bugün ülkemizde yaşanan acı elbette çok büyüktür. Yıkılan ve hasarlı olan yapıların ekonomik yükü de belki daha önce hiç karşılaşmadığımız büyüklüktedir. Deprem şiddetinin yüksekliği, bölgesinin genişliği ile de birleşince oluşan hasar da çok büyük olmuştur.

Depremin yıkıcılığından şüphe yoktur fakat bilimin ışığında önlem almak elimizdedir. Sağlam zeminlere güçlü yapılar yapmak tamamen insanların inisiyatifiyle olabilecek bir durumdur. Dünyada birçok örnekte olduğu gibi yüksek şiddette yaşanan depremler can ve mal kaybına neden olmamaktadır. Bilim insanlarınca dile getirilen fay hatlarında yapılaşmaya gidilmemesi, sağlam zeminlerin yerleşime açılması ve yerleşim alanlarına yapılan yapıların yer sarsıntılarına mukavemetinin yüksek olması depremde oluşacak hasarın en aza indirilmesinde öncelikli etkenlerdendir.

Yaşanan depremin ardından arama-kurtarma ve mağdur olan bölgeye yardım faaliyetleri de maalesef bir trajediye dönüşmektedir. Arama-kurtarma aşaması hızlı olması gerektiği kadar profesyonel de olması gerekir. Depremlerin ardından ilk günlerdeki kurtarmalarla can kayıplarının önlendiği dünyaca istatistiklere yansımıştır. Dünyada bu konuda uzmanlaşma hızla ilerlerken geri kalmış ülkelerde yaşanan afetlerin ardından hiçbir hazırlığın olmaması gözlerden kaçmamaktadır.

Kahramanmaraş merkezli depremde yıkımın en çok yaşandığı il olan Hatay’da hazırlıkların ne seviyede olduğunu şöyle ifade edebiliriz; Ulusal yayın yapan bir kanalın canlı yayın ile bağlandığı sırada spikerin talebiyle kamera ışıkları söndürülür ve görülür ki çevrede başka hiçbir ışık kaynağı yoktur.  Spikerin ifadesine göre arama kurtarma ekipleri depremin 5.gününün gecesinde arama-kurtarmaya devam edebilmek için canlı yayın ekibine ışıklandırmanın devamı için ricada bulunmuşlardır.

Eksiklikler karşısında devletin varlığını ve yapması gerekenleri sorgulayanlara adli soruşturmaların yapıldığı ülkemizde devletin yapması gerekenleri cesaretle dile getirmek elbette zor. Ülke yönetiminde söz sahibi olma iddiasında bulunan iktidarın alternatifi siyasetçilere çok önemli görevler düşmektedir. Yaşanan eksikliklerin dile getirilmesi ve bundan sonra yaşanması muhtemel depremler için alınacak önlemler ve hazırlıkların takibi adli soruşturmalara karşı dokunulmazlığı bulunan siyasetçilerin esas görevini oluşturmalıdır.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.