- 27.03.2023 20:56
- (5)
İnsanlar için bir problemin giderilmesinin en önemli aşaması problemin varlığının kabul edilmesidir. Yaranın sarılması için önce yaranın kabullenilmesi gerekir. Var olan bir problemin ortaya çıkarılması, tüm ayrıntısıyla izah edilmesi görünür kılınması problemin ifşa edilmesi değil çözümün ilk adımı olarak algılanması gerekir. Toplumsal olaylarda da bu durum benzer özellikler gösterir. 6 Şubatta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremin ardından etkilenen tüm illerde insanların konuşmak istemesi, yaşadıkları acıları ifade etmek istemesi, dünyadaki herkese seslerini duyurmak istemeleri çok doğal bir durumdur. Basında sık sık yapılan mağdurlarla röportajlar bu durumu yansıttı.
Tüm seslenişler unutmayın diye başlıyor. Deprem anının anlatımının ardından yaşanan yıkım ile yaşanılan durum anlatılarak herkesin bu afeti duyması sağlanmaya çalışılıyor. Kayıpların çoğu halen ortada yokken enkazı kaldıran iş makinalarının zarar verdiği bedenlerin tek parça çıkarılamaması da başka bir isyana neden oluyor. Vefat edenlerden çok kalan sağlar üzerinden politika setlerinin oluşturulması mağdur yakınlarının derin bir inkisara girmesine neden oluyor. Toplumumuzuz çok hassas olduğu ölünün ardından yapılan cenaze merasimini gerçekleştirenler kendini şanslı sayıyor. Bulunamayan kefenin yokluğunda battaniye ile birçok insanın aynı yere defnedilmesi açılan yaraları daha çok kanatıyor.
Her yıl ülkemizde kendini hissettiren deprem afetine karşı oluşturulan risk azaltma planları ve yapılan tatbikatlara rağmen yeterince önlem alınmaması, binlerce insanın depremin yaşandığı ilk günlerde dünyada mahşeri yaşamasına neden oldu. Elbette alınmayan önlemler sayesinde yıkımın etkisi katlanarak arttı. Yaşanan yapılaşma zafiyetinin sorumlularının tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması yaraların sarılmasının hızını artıracaktır.
Deprem bölgesinde yaşayan insanların yaşadığı travmaların ne kadar derin ve büyük olduğu kameralara yaptıkları konuşmalarından da anlaşılmaktadır. Hele ki ilk günlerde deprem bölgesinde çekimler yapan kameralar enkazın altından kurtarılmayı bekleyen insanların iniltilerini aktardı ki bu durum günlerce akıllardan çıkmadı. Dolayısıyla bölge insanı hala ilk günlerde yaşıyor ve çaresizliği acıyı en derinden duyuyor. Tanıdıkları insanların, yakınlarının, akrabalarının, hemşerilerinin çığlıklarının duyarak ellerinden bir şey gelmediği anlarının derin yaralarının unutulması kolay olmayacak.
Çaresizliğin ve güçsüzlüğün en derinin yaşandığı o günlerde bazı illerde yağmur bazılarında ise kar altında kalmışlar. İlk günlerde enkazdan kendi imkânlarıyla çıkabilenler dışarıdakilerle yeni enkazların başına yardıma koşmuşlar. Kimisi elleriyle kimisi küreklerle kazımışlar inşaat molozlarını. Yıkıntıdan çıkarılanların götürüldüğü hastanelerde yeni yıkımlar yaşanmış. Hastaneler boşaltılırken alternatif çözümler bulunmadığı gibi gelen yaralılar için imkansızlık içinde koşuşturan personelle karşılaşmışlar. Hastaya yardımda öncelik kavgası edenlerin yanında az sayıda olan sedye kullanım münakaşaları da yaşanmış.
Yaralısını hastanede bırakan depremzedeler enkaz başına geri döndüklerinde daha önce enkaz altından duyulan seslerin artık işitilemediğini görmüşler. Travmalar bununla da bitmemiş; enkazdan yakınlarının cansız bedenlerini çıkaranlar ise defin işlemi için savcı beklemeye başlamışlar. Depremzedelerin ifadelerine göre bir çok kişi yakınlarını savcı beklemeden defnetmiş ama bekleyenler hastanelerin önünde sıra oluşturmuş. Öyle ki yansıyan görüntülerde yüzlerce cansız beden battaniyelere sarılmış halde bekletilmekteydi.
Depremin üzerinde kısa süre geçmesine rağmen iş makineleri inşaat yıkıntılarını temizlemek için sahaya girdiklerinden yakınlarının cansız bedenlerini tek parça olarak çıkarabilenler bu duruma şükür ediyorlardı.
Depremin üzerinden artık uzun süre geçti ve yaralar sarılmaya çalışılıyor.
Yaraların daha hızlı sarılması için yapılan yardımlara kendi etiketini basma şartını fiili olarak uygulayan kamu kurumları deprem anında olduğu gibi yapılan yardımları engellemeye ya da yavaşlatmaya devam ettiği bilgileri haberlere yansıyor. Haberler derken elbette bahsi geçen kamu kurumları ile birlikte çalışan haber kanalları değil, sosyal medyada bağımsız haber yapan kuruluşlar ya da şahıslar. Deprem günlerinde dahi kısıtlanan internetle bu bilgilere ulaşmak elbette çok üzücü ancak en başta belirtildiği üzere yaraların önce görülmesi ve değerlendirmesi yapılmalıdır ki hangi şekilde tedavi uygulanacağına karar verilebilsin.
Hastaneye kesik tedavisi için gelen bir hastaya doktor kesiği sardığı sargı bezinin üzerinden tedavi uygulamıyor. Önce sargı bezi çıkarılıyor ve yara temizleniyor ki kesik yarası tam olarak görülebilsin. Ancak ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan kimse bahsedemiyor. TCK madde 216 “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçlaması ile karşılaşmamak için eleştirenler bile kendi aralarında işaret parmaklarını dudaklarına götürerek konuşuyor. Kanunlar toplumda düzeni sağlamak yerine halkın bir kısmının dizginlendiği bir aparat haline gelmiş durumda.
Yaşanan büyük felaketin ardından ülkenin en büyük gündemi seçimlere dönüşmüş durumda. Aday tartışmalarının en üst seviyeden konuşulması ise depremde yaşanan ihmalleri ve yaşanan mağduriyetlerin üzerini örtmekte ve unutturmakta. Oysa seçmen tercihlerinin en belirleyici kısmı yaşanan bu olumsuzlukların hesabının sorulması olmalıdır.
Yorum Yap