- 24.05.2023 10:58
Bir yıl içinde, ülkede gerçekleşen üretim kapasitesinde yada yurt içi hasılasında meydana gelen ve sayısal olarak ölçülebilen artışlar ekonomik büyüme olarak tanımlanır. Ülkenin hem ekonomik faaliyetlerinde oluşan artış hem de kişi başına gelirde oluşan artış büyümenin seyrini açıklamaktadır. Burada oluşan faaliyetlerle bir büyümeden bahsedebilmek için bahsi geçen artışların sürekli ve düzenli olması önemlidir.
Ekonomik büyüme kısa dönemli değil; uzun dönemli ve istikrarlı bir durumdur. Dolayısıyla büyüme ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Ülkelerin arasında oluşan farklılıklar ülkelerin doğal kaynakları, işgücü verimliliği, ülke teknolojisinin gelişmişliği ve sermaye büyüklüğü gibi bir çok etkenin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bir ülkenin sadece ekonomik büyüme rakamlarına odaklanmak da doğru değildir. Büyümenin istikrarlı olması gerektiği yukarıda belirtilmişti. Bu istikrar bozan ve işlevsiz hale getiren en önemli unsur ise enflasyondur. Bir sabun köpüğü gibi yüksek görünen ama içi boş ve faydasız olan enflasyonlu büyüme ülkeleri daima yanıltmaktadır.
Yaşadığı hayatın gerçekliği yanında siyasetçilerin söylemlerinden daha çok etkilenen seçmen için büyümenin içeriği çok da önemli değildir. Ülkeyi yönetmeye aday siyasilerin söylemleri genellikle sadece büyüme rakamları üzerinden olur. Çünkü eğitim seviyesi düşük toplumlarda büyüme rakamlarının yüksekliği seçmen tercihlerinde önemli bir unsurdur. Oysa enflasyon büyümenin toplum üzerinde oluşturacağı tüm olumlu etkiyi aşındırır bazen de tamamen siler.
Enflasyon olan ülkelerde büyüme rakamlardan ibarettir. Varlıklı insanlar için yatırım vesilesi iken dar gelirliler için varlık yokluk mücadelesidir. Tamda bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum gibi toplumun önemli bir kesimi için bir araba yada ev almanın hayal olduğu günlerin yaşanması rakamlardan ibaret olan büyümenin göstergesidir.
Enflasyonun olduğu yerde yoksullaştıran bir büyümeden söz edilebilir. Bu büyüme halkın çoğunluğunun lehine olan bir büyüme değildir. Yukarıda ki tabloda görüleceği üzere tüm ürünlerin fiyatları katlanarak artmıştır. Ülkede en büyük sorun haline gelen ortalama bir konut alım düzeyi, ücret üzerinden çalışan bir birey için imkansız hale gelmiştir.
Dolayısıyla Türkiye’de oluşan büyüme genel refah yaratmaktan çok uzaktadır. Halkın çoğunluğunun lehine olan bir büyüme olmayıp küçük bir azınlığın hissettiği bir büyüme halidir. Ekonomik büyüme ve enflasyonun birlikte yaşandığı, yoksulluğun hissedildiği bir dönemde seçim süreci Türkiye’de yaşanmaktadır. Uzun süreli bir yönetim tecrübesinden ekonomik olarak bu duruma gelmek izaha muhtaç bir durumdur.
Gelinen bu durumda yöneticiden bir izahat mı istenir yoksa bir dönem daha sana yetki mi veriyoruz denir bilinmez ancak toplumun önemli bir kesiminin nefes almakta zorlandığı da ortada olan bir gerçek.
Yorum Yap