- 31.01.2022 10:31
Merhamet tohumlarını ekmek için bir çocukta sevgi ve nezaket yetiştirin. Ve ancak o zaman büyük bir medeniyet, büyük bir ulus inşa edeceksiniz. Marcos Tristao
Ergenlik çağına bile girmemiş mikrofon verilen küçük çocuğa değil; ona o cümleleri meydanlarda söyleten bugünkü iklimi tesis edenlere, “siyasi ergen” tavırlara ve bu ruh haline sahip olanlara kızmak, hatta daha doğrusu üzülmek gerek demiş bir siyasetçi. Çok doğru söylemiş.
Ben çok üzüldüm.
Hatta bu siyasi söylemden acil uzaklaşmak gerekir. Çünkü fayda getirmez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trabzon'daki konuşmasının ardından mikrofon verdiği çocuk Kılıçdaroğlu'na hain dedi, Erdoğan'a oy verilmesini istedi.
Erdoğan çocuğu düzeltip Bay Kemal bu ülkenin yetiştirdiği vatan sever bir siyasetçi demeliydi. Çocuğu düzeltmeliydi. Mikrofonu alan çocuk pimi çekilmiş bomba gibidir. Ne söyleyeceği belli olmaz.
Bu durum ve ortam çocukların dahi bu kadar politize olmasını kaldırmaz.
Çoğu çocuk düşüncelerini dile getirirken başkalarının duygularını düşünmez çok tez dile gelir ve ortamın ve bulunduğu yaşadığı ortamın dilini hemen kuşanır.
Karşısındakini kırmamak için yalan söylemez. Veya kafasında veya ortamında konuşulanı hiç sakınmadan ortadan konuşur.
Onlar söyleyeceklerinin geleceklerini nasıl etkileyeceğini veya bir departman içinde güç dengesini nasıl değiştireceğini düşünmez.
Ortamda ekileni biçmezler ekini yakarlar. O nedenle ki küçük çocuklar bir duruma şahit oldular mı unutmazlar. Kasetten okuyor gibi anlatırlar.
Duruma bakar ve düşünceleri neyse onu söylerler.
Elbette 7 yaşında gibi iletişim kurulması gerekmiyor. Ama bazen iletişim kurarken başkaları ne düşünür diye kendi söylemek istediklerimizin dışına çıkıyoruz.
Einstein’ın 72. Yaş gününde fotoğrafçılara dil çıkararak verdiği poz işte tam da bunu yansıtıyor. Bu resmin vermiş olduğu mesaja göre Einstein problemlerini çözerken çocuk gibi düşünür, yetişkin gibi karar verirdi. Bir çocuk gibi tüm algılarını evrene açar, hayaller kurar, düşlerden gerçekler tasarlardı.
Neydi bu çocuk gibi düşünebilmek?
Şimdi zihninizde size yöneltilen şu cümleleri hatırlayın. ‘’Çocuk gibi konuşma, çok çocukça düşünüyorsun, bu fikir oldukça çocukça yani basit. Ne kadar da yerici öyle değil mi sanki çocuk gibi düşünmekle aptalca düşünmek ya da zihinsel olarak bir büyük gibi hatta siyasi dilin dahi ötesi tam kutuplaştırıcı bir üslubu bu çocuklar nasıl öğrendi. Bu çocuklar bu dile nereden sahip oldular .
Gelişimsel bir probleme sahip olmakla eşdeğermiş gibi. Oysaki Kayseri deyince aklımıza yalnızca sucuk gelmesi ya da çorum deyince yalnızca leblebiyi, Karadeniz deyince hamsi balığı gelir.
Düşünmek?
Bir çocuğa Trabzon nedir? Dediğinizde alacağınız cevaplar emin olun daha yaratıcı olacaktır.
Haydi, hemen şimdi siz de deneyin. Bir çocuk için hain ne demek öğrenmiş olsun.
Aslında bize ne kadar uzak geliyor öyle değil mi?
Çocuk gibi hiçbir bilgiye sahip olmadığınızı düşünerek o şey üzerine hayal edin.
Hain kelimesini söyleye bilmek bize çok şey kaybettirir.
Gülmeyin beyler. Bu çocuklar geleceğin büyükleri. Ve geçmişten ders alın.
Bir medeniyet inşaa etmek istiyorsanız çocukların dilinden sevgi ve kardeşlik eksik olmamalı.
Nenemin çok güzel bir sözü var.
Tavuk kakar böcüğü ,öğretir cücüğü.
Yorum Yap