18 Nisanda Düzce Belediye Başkanı Sn.Faruk Özlü Düzce’nin önde gelen ailelerinin oluşturduğu çarşı grubunu Mutfak Sanatları Merkezi’nde iftarda ağırladı.

Bu grubun 14-15 kişisi hariç sadece içlerinde 4-5 kişi AK parti veya MHP ye gönül vermiş insanlar.

İçlerinde emekli büyükelçiler muhalefet partisinde siyaset yapmış eski başkanlar, merkezde ticaret yapan Düzce’nin önde gelen insanları büyük uzun masada iftarını yaptıktan sonra Sn Faruk Özlü çoğunluğu CHP ve İyi Parti’li bu gruba 81 projesini tam 2,5 saat bu güzide gruba ekrana yansıtılan fotoğraflar ile anlatıyor.

Misafirleri soruyor başkan yanıtlıyor. Çay ,kahve muhabbet iftar sonrası  misafirlerini Faruk Özlü bir Düzce Yemekleri kitabı hediye edip kapıya kadar uğurluyor.

Bu toplantıya katılanlardan CHP’li bir büyüğümüz oradan çıktıktan sonra karşılaştık.

Onun cümleleri ile anlatsam şimdi diyeceksiniz ki yok daha neler.

Abi anlatır mısınız? dedim tabi ki deyip başladı.

Faruk Bey şeker hastasıymış fakat adam bize tam 2,5 saat bürokrat olduğu belli brifing verdi resmen dedi. Tam 2,5 saat ayakta. Sadece misafirleri gelmişti bizden 10 dakika müsaade istedi bizde bu arada  tütün yaktık dedi.

En başta Mutfak sanatları Merkezi’ne gitmemiş idim. Çok güzel olmuş iyi ki yıkılıp yenisi yapılmış. Çok güzel olmuş. Yemeklerde çok güzel, hizmet çok güzel orada sorumlu bir hanım efendi var daha önce tanıyordum. Maşallah çok güzel ağırladılar.

Faruk Özlü burayı yıktığı için çarşı grubunda çok eleştirmiştim. Arkadaşlarla bu nedenle kendimizi aşıp da gidememiştik. En kısa zamanda annemi mutlaka götürüp yemek ikram etmeliyim. Bundan sonra orada çay kahve içmeye gideceğim. Çok güzel olmuş. Bizim gruptan 10-12 kişi buraya daha önce yeni yapıldıktan sonra gitmemiştik. Eksiklik bizde hata etmişiz. Ön yargılı olarak gittiğimiz yerden harika bir eser görerek evlerimize döndük.2 gündür anlata anlata bitiremiyorum.

Demiştim ya 81 projeyi tek tek anlatmış başkan misafirlerine.

Cedidiye Camii önündeki eski dükkanların yıkılması sonrası vatandaşların buraya bina yapılmasın taleplerinin olduğunu fakat bu durumu gerekirse vatandaşın talebi doğrultusunda 27-28 tane dükkan sahipleri ile tekrar konuşabileceğini fakat buna yine istişare ederek karar verebileceklerini söylemiş.

Düzce’nin hava kirliğinin temel sebeplerinin sanayi olmadığı, buradaki kerestecilikle uğraşan ciddi bir sanayi olduğunu bu sanayilerin mutlaka bacalarına filtre takmaları gerektiğini bu işle uğraşan iş insanlarının çok zengin oldukları için bu filtreleme işlemini yapabileceklerini, özellikle sanayide sanayi dükkanların da kışın atık yağ yakılmasının ciddi bir kirliliğe sebep olduğunu bildiğini, birde özellikle roman mahallelerinde yakılan araç lastikleri ile ilgili yapılan denetimler ile ciddi kirliliğe sebep olan bu davranışın engellediğini söylediğinde yanımdaki arkadaşa dönüp adam Düzce’yi çözmüş  dedim.

Halk ekmekle ilgili Düzce’de halk ekmeği fırıncılardan almak istediğini ekmek üretmeyi düşünmediğini bunun nedeni de komşu Bolu’da 20 tane fırın var ise Düzce’de 100 tane fırın var. Çoğu sadece para kazanmasa da evini geçindirmeye çalıştığını bir çoğunun da zarar ettiğini bildiğini söyleyerek hem fırınlara destek olup onlara bir Pazar açabileceklerini hem de vatandaşa ucuz maliyetli ekmek sunmayı hedeflediğini söylediğinde birisi arkamdan ‘’helal olsun’’ dediğimi duydum.

Konuralp’teki antik tiyatroyu biz kırk basamak bilirdik. Bundan 50 sene önce orada oturuyor idik. Kırk basamak denilen yerin altında da 40 basamak yani 80 basamak olduğunu yine bu adam bize gösterdi.

Burayı turizme kazandıracağız ama konaklama ve diğer destinasyon eksiklerinin de giderilip batı Karadeniz’in en önemli tarihi ve turistik merkezi olmasını sağlamayı hedeflediğini söylediğinde çocukluğuma gittim. Hatta çıkan eserlerle ilgili İtalya’dan arkeologların arayıp bilgi aldıklarını söyledi. Fakat bizim Türk arkeologların buraya yeterince ilgi ve alaka göstermediklerini söyledi. Kazıların son sürat devam ettiğini söylediğinde ‘inşallah ‘’dedim.

Bir ortamda Cedidiye Camii’nin yanındaki Belediye Binası mimarisini eleştirirken baltayı taşa vurduğunu söylediği kişinin Belediye binasının mimarı olduğunu Stadyumu Şıralık’a taşıyıp  Stadyumu yıkıp yerine Türk İslam Osmanlı Cumhuriyet mimarisinden esinlenerek bir bina yapıp valiliği buraya taşıyıp valiliğe de belediyeyi tüm birimleri ile taşıyıp belediye binasını da yıkıp camii ile mimariye uygun bir eser veya park alanı olarak değerlendirmeyi planladığını düşündüğünü söylediğinde önümdeki arkadaşım ‘’yok daha neler’ dediğini duyar gibi oldum.

Okullların şehrin etrafına çıkarılması  okulların oluşturduğu şehir içi trafiğin azaltılması için çalıştığını binaların eski olduğunu ve bir okula herkesin o iş insanından destek alamazsınız demelerine rağmen okulun %51’nin tüm masrafının karşılayan bu değerli iş insanının desteği sonrasında karşımdaki beyefendinin ‘helal olsun’’ değinine şahit oldum.

Sohbet uzun söyledikleri çok. Abime dedim ki sonuç.

Vallahi adam beni bizi ikna etti. Düzce’ye adam yaptıkları ile damga vurmuş biz önyargılarımızdan kurtulup görememişiz. Görmemişiz dedi.

Emekli büyükelçi olan beyefendi Faruk Bey’e toplantı sonrası teşekkür etmiş. Çok memnun olduklarını ve çok faydalı olduğunu iletmiş başkan beye.

CHP üyesi de olsam bu adam bir daha başkanlığa aday olsun ben oyumu verebilirim deyince abi senin gördüklerini niye Ak Parti’deki insanlar görmüyor ve habire eleştiriyor dediğim de çok güzel bir cevap verdi ve müsaade istedi.

‘’İşlerine gelmiyor’’dedi.

Düzce için taş üstüne taş koyup yılların çözülememiş bir çok mevzusunu teşbihin 99 tanesi gibi çekip çekip çözmeye çalışan bir başkana kendi partisinden yeteri kadar destek verilmemesi ve icraatlarının anlatılmaması, anlatılamaması başka bir sorun.

Başkan çoğu muhalefet partisinden insanı bir yemekli iftarlı toplantıda ikna edebiliyor fakat kendi partisi neredeyse ramazan davuluna koyup çalacak.

Niye bize sormuyormuş.