AKPARTİ’Yİ ADALET İLE VURMAK..

  • 5.09.2022 11:46

 

İyi partinin Ömer’in Yolu başlıklı bir reklam kampanyası vardı. Andy-Ar Araştırma Şirketi'nin kurucusu ve İYİ Parti'nin 'Hz. Ömer'li reklamının mimarı Faruk Acar Acar, Hz. Ömer'in "Adalet mülkün temelidir" sözüyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e bile ilham olduğunu iddia etti.

Bende bu kampanyadan sonra Hz.Ömer Adaleti nedir diye okuduğumuzun dışında araştırmaya başladım.

"Biz Twitter’da her şeye sesi çıkan 'her şeyi bilirimci'lere değil; halkımıza, ortak akla sahip vatandaşımıza kampanya yapıyoruz" diyen Acar, ardından "Eğer ki biraz daha sabredip halen devam eden ikinci fazımızı takip ederlerse, herkes 'Ömer’in Yolu'nun aslında ne ifade ettiğini ve Ömer’in adaletinin neye tekabül ettiğini anlayacaktır" tepkisini gösterdi.

Acar, "Stratejiyle ilgili Sayın Akşener’den ya da parti yönetiminden bir eleştiri geldi mi?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

"Hayır; çünkü bu kampanyanın kendi kendine çıkmış olması zaten söz konusu değildir. Kampanya içerisindeki akış, slogan, söylem, senaryo, film ve başlıklara bizzat Genel Başkan onay vermiştir. Dediğim gibi bu zaten Meral Akşener’in kendi hikayesidir, İYİ Parti’nin yazmak istediği hikayesidir. Bu da Türkiye hayallerini anlatmak amacıyla yapılan bir kampanyadır."

Buy kampanyadan sonra Yazar Sait Çamlıca’nın bir yazısını yıllar önce okumuş idim.

Şöyle yazmıştı.

Hz. Ömer’in hayatını herkesin  tekrar okumalarını tavsiye ediyorum.

“Ömer sağ kaldıkça içinizde fitneler zuhur etmez” diyerek, Hz. Ömer’in adil yönetiminin fitneyi nasıl engelleyeceğini belirten Peygamberimiz (as), tüm insanlığa bir çağrı yapıyor aslında. Bu hadisten hem yöneticilere hem de yöneticilerini seçenlere çok anlamlı bir mesaj var.

Yöneticilere; “Siz toplumunuzu yönetirken, Hz. Ömer gibi adil davranırsanız, o toplumda fitne çıkmaz” mesajını veriyor.

Yöneticilerini seçen halka da; “Yaşadığınız toplumda fitne çıkmasını istemiyorsanız, huzur içerisinde yaşamak istiyorsanız, Hz. Ömer gibi adil olan bir yönetici seçin” mesajını veriyor.

Yazımın konusu Hz. Ömer’in hayatı değil elbette. Ancak Hz. Ömer’in adalet ve yönetim konusunda ki hassasiyetine vurgu yapmak istiyorum bu yazımda.

“Hz. Ömer Belediye Başkanı seçilseydi nasıl davranırdı?” sorusunun cevabını ararken, Belediye Başkanı seçilen herkese ders olması temennisiyle kaleme aldım bu yazıyı.

Hz. Ömer’in bir zaferden sonra ki nasihati;

“…Namus ve doğruluktan ayrılacak olursanız, Allah size ihsan ettiği başarı ve üstünlüğü sizden alır, bu memleketleri (makamları) başkalarına verir.”

Hz. Ömer, belediye başkanı seçildiğini öğrendiği andan itibaren, omzuna aldığı sorumluluğun, ateşten gömlek olduğu bilinci kalbini titretirdi. Yönetimi sorumluluğunda olan tüm insanların hizmetkarı olduğunu asla aklından çıkartmaması gerektiği düşüncesiyle hareket etmeye başlardı.

Hz. Ömer Makamın Gururuna Kapılmazdı.

Başkan seçildikten sonra makam odasında gururla oturan, yanında çalışan personelle aynı masada yemek yemeyen, kendisine oy veren vatandaşla arasına duvarlar ören Belediye Başkanları, Hz. Ömer’in hayatını tekrar okumadan göreve başlamamalı.

Hz. Ömer’in, Halife seçildikten sonra yaptığı konuşmalardan birini, seçilen tüm Belediye Başkanlarının, önce Belediye personeline sonra da tüm halkına yapmasını isterdim.

“Müslümanlar! Ben sizi kendine kul köle yapan bir kral değilim. Ben de sizin gibi Allah’ın bir kuluyum. Aramızda ki fark, benim ayrıca başkanlık ve idarecilik gibi bir yükü omzumda taşımamdır. Sizi rahat, güvenli ve huzur içinde yaşatabilirsem ne mutlu! Sizi kapımda bekletmek ve hizmetçi yapmak düşüncem olsaydı, benden daha talihsiz ve fena bir kimse olamazdı. Ben size sözlerimle değil, davranışlarımla örnek olmak isterim.”

Belediye Bütçesi Yetim Malı Gibidir.

Hz. Ömer devlet malı için (Belediye bütçesi); “Benim sizin mallarınız (ortak hazine) üzerinde ki hakkım, bir velinin velayeti altındaki yetimin malları üzerinde ki hakkı gibidir” diyor.

Belediye bütçesini kullanırken yandaşlarına peşkeş çeken, ihalelerden komisyon alarak zengin olan, çevresinin belediye parasıyla zengin olmasına göz yuman, ihalelere fesat karıştıran herkes, yetimin malını çalan hırsız kadar suçlu ve günahkardır.

Liyakat, Akrabalıktan Önce Gelir.

Hz. Ömer’in en büyük hassasiyetlerinden birisi de “emaneti ehline verme” çabasıdır. Bir görevlendirme yaparken, yakın çevresine, kendine destek (oy) verenlere değil, işi ehline teslim etmek için ülkenin her yanında araştırmalar yaparmış.

Belediye Başkanlığı yarışında “Hz. Ömer’in adaletini getirmeye geliyorum!” diyerek, milletten oy alıp, yolsuzluk ve adam kayırmadan başka bir şey yapmayanlar, Hz. Ömer’in yüzüne nasıl bakacaklar?

Belediye başkanı seçilir seçilmez belediyenin giriş kapısına “Rüşvet alanda verende melundur” hadisini yazabilirsiniz. Ancak uygulamada, “Rüşvet alanda verende memnundur” davranışını gösterirseniz, rüşvet çarkı önce sizi yutar.

Hz. Ömer’in adaletini ve yönetim anlayışını, duvarlara değil, icraatlarına yazmalı belediye başkanları.

Bunun için her başbakan her belediye başkanı her bakan her müdür her yönetici hatta her öğrenciye Dört Halifeyi değil Özellikle Ömer’in adaletini anlatmak gerekir.

Siyasette Tüm partileri bu yazılanlar maalesef kapsamakta. Fakat heyhat sadece galiba Tunceli Belediye başkanı Komünist Partili başkanı kapsamıyor gibi.

Bir ara sen hangi partidensin denilince yeşil komünistim demiştim gençlik yıllarımda..

Adalet ve Kalkınma Partisi olan Akparti’yi rakipleri dikkat ederseniz Adalet ile vurmaya çalışıyorlar.

Demek ki burada aksayan hatta işlemeyen bir taraf var.

Ekonomiyi hiç söylemiyorum.

Kalın sağlıcakla..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.