Tevazu ve nezaket

  • 5.02.2022 10:52

Tevazu ve nezaket sağırın duyabileceği körün görebileceği dildir.

İnsanlara , insanlığa ,doğaya ve dünyamıza karşı cömertlik göstermek her erkekte ve kadında asil bir niteliktir. Zengin de ise bu harikadır fakir ve yoksulda ise bu hazinedir.

Hayatta karşılık beklemeden cömert ve nazik olmak önemlidir. Çünkü cömertlik, her yönden fedakar olmak zorunda olan ve her şekilde kendine hizmet eden önemli bir davranıştır. Tevazuuyla, samimiyet, gayretle bir partinin sloganı değil her insanın insani sloganı ve işi olmalıdır.

Başkalarını aşağı çekerek değil yukarı kaldırarak güçlü olursun. Allah yardımcıların her daim yardımcısıdır.

 Aklınla dünyaya bereket ve huzur ver, dünyayı kalbinle iyileştir, dünyayı ruhunla iyileştir, dünyayı hayatınla yükselt, dünyaya ve kendine değer kat.

En güzel insanlar, başkalarının içindeki güzelliği ortaya çıkaranlardır.

Bir çocuğun tebessümün de kaybolmak bir annenin gözyaşını silmek, bir hastanın bir derdine derman olmak herkese nasip olmaz.

Yersiz tevazu aptallıktır" demiş eskilerden birileri.. Tevazu her zaman harika bir iletişim dilidir.

Bir yerde okumuştum "yerli tevazu yerli yerindedir" şeklinde harika bir tespit idi.

Nedense artık salaklıkla ya da eziklikle eşdeğer tutulan olgu olmuş durumda. Benimse ulaşmaya çalıştığım, çırpındığım herkese nasip olmayan ulu mertebe.

Size de kim ne derse desin bu sessiz dili kullanın ve seçin.

Kaybedeceğiniz hiçbir şey yok fakat kazancınız çok fazla..

En büyüğü de Allah’ın rızası..

Değerli Serdar Güler abimiz sosyal medyada çok güzel bir yazı paylaşmış. Aynen paylaşıyorum.

Üniversite'ye yeni başlamıştı. Ekonomik durumu iyi değildi. Ailesi yeteri kadar para gönderemiyordu. Mühendislik okuyordu.

Çarşıda bir lokantaya girdi;

- "Az kuru alabilir miyim? “ dedi.

- Lokantacı hali anladı. Ağzına kadar dolu bir tabak kuru, bir de1 pilav getirdi.

Para ise, sadece az kuru parası aldı.

Talebe her gün" az" dedi; lokantacı çok verdi.

Yıllar geçti, okul bitti. Yıllar daha da geçti. Talebe zengin bir mühendis oldu.

Aklına "az kuru" geldi. Atladı okuduğu şehre gitti. Çarşıda lokantanın olduğu yere gitti. Baktı ki lokanta yok. Hemen esnafa sordu:

- "Buradaki lokanta nerede, sahibi nerede? “

Esnaf,

- Lokanta kapandı, amca da az aşağıda oturuyor. Tarif ettiler.

- Talebe gitti evi buldu. Kapıyı çaldı. Amca kapıyı açtı.

-" Buyurun dedi"

- Amca ben yıllar evvel burada okudum. Hep az istedim sen hep çok verdin.

Amca talebeyi hatırlamadı. O her talebeye öyle yapardı.

- "Hatırlamadım oğlum, yıllar oldu." dedi.

Talebe,

- "Burada oturuyorsun galiba, ev senin mi amca dedi?"

Amca,

- "Yok oğlum kira, hanım ben idare ediyoruz. " dedi.

Talebe,

- Peki dedi. Gitti ev sahibini buldu. Evi satın alıp amcaya hediye etti.. Üstüne hatırı sayılır bir miktar para da bıraktı.

Amca,

- Aman oğlum ne yaptın? Ne gerek vardı? dedi.

Talebe,

- Amca senin az kurun olmasaydı ben aç yatar aç kalkardım. İhtimalle okulu bile bitiremezdim. Şimdi öyle zenginim ki! İnan benim sana verdiğim, senin bana verdiğinden daha değersiz. Sen hakkını helal et o bana yeter. Sarıldılar, ağladılar.

Ahh insanlık.

İşte Rabbim dilerse az kuruya bir ev ikram eder.

Rabbim Cömerttir Cömert olanı sever.

Tevazu ve nezaketle yarışana katkıyı Allah yapar..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.