ÜSTAD ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN ARDINDAN ‘’ UNUTMADIK’’

  • 7.06.2022 10:59

 

7 Nisan 1932 Üstat Abdurrahim KARAKOÇ 'un Doğum Günü..

Yıllar önce eşimin de memleketi olan Elbistan’a yolumuz düşünce Ekinözü’ne gittiğinizde anlıyorsunuz.

Bu toprakların bereketini, güzelliğini ve vatan aşkına bağlılığını anlatan dağların arkasında şirin mi şirin bir kasaba..

Üstat Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü (Cela) köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda şiire merak sardı. Bu, aileden gelme bir merak diyebiliriz. Çünkü dedesi, babası ve kardeşleri de şairdirler.

Kendi dilinden kendi tarifi...

 

'Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.

 

İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.

 

Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı. 1985 yılından sonra gazetecilik yaptı. 30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa 'Vur Emri' adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür. 7 Haziran 2012 tarihinde Hakk'a yürüdü.

Şiirleri, fikirleri ile binlerce yıl yaşayacak, nesillere ilham, ışık olacak Abdurrahim KARAKOÇ 90 Yaşında.

 

Sormuşlar “ezelde aşk var mı? ” diye

Ben kalpten vuruldum doğmadan önce.

İster azap deyin ister hediye

Meçhule sürüldüm doğmadan önce.

 

Diyerek doğmadan önce ona bahşedilen yeteneğini böyle anlatmış.

 

Lambada titreyen alevi üşütecek kadar âşık, aşkı kağıda yazamayacak kadar bilge, gönül verdiği ülküsü gibi güzel, mukaddes davalarda ölümü güzelleştirecek kadar adanmış bir şahsiyet...

 

Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: 'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım.

Bana gelince: Sağ olsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entelektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum. Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular. En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse...Diyerek ölene kadar yazdı.

Hem de ne yazma.

Fakat şiir gibi naif bedeni aramızdan ayrılalı 10 sene oldu.

Komşu ilçenin Afşin’nin Bercenek köyünde doğan  dünyanın en büyük aşıklarından biri olan Aşık Mahzuni Şerif'in Şair Abdurrahim Karakoç'a yazdığı şiirde söyle seslenmişti.

Güzel Elbistan'ın eski aslanı,

Yıllar böyle geldi geçti Karakoç,

Bunca beddin günahkarın içinde,

Felek gardaş beni seçti Karakoç..

Türkiye’nin en büyük ovalarından birisi olan Afşin-Elbistan ovalarının bereketli topraklarından nice şairler, ozanlar, aşıklar çıkmış ve çıkmaya devam edecek.

Ama bir daha

Sarı saçlarını deli gönlümüze bağlayıp giden Üstat Karakoç gelmeyecek.

Her nesnenin bir bitimi var ama  Üstat Karakoç gibi gönlümüzde yaşayıp ölmeyecek.

‘’Aşk’’ deyince ötesini aramadığımız Üstad Karakoç kadar sevilmeyecek.

Ayrılıktan zor bellemesek de ölümü ,görmeyince sezilmeyecek Üstat Karakoç..

Lambada titreyen alevi üşütüp, aşka hudut çizdirmeyen Karakoç, Türk Milliyetçisi, ülkücü olmayıp da sol jargonlar kullanıp, din tüccarlarıyla saf tutsa heykeli çoktan dikilmiş olurdu. Nobel bile alırdı ama kelimenin tam anlamı ile  “Anadolu “olduğu için ne yaşarken ne de vefatından sonra gerçek anlamda kıymeti bilinmedi, bilinmeyecektir.

Unutmak mümkün mü? Unutursun dese de buz aziz millet Üstat Abdurrahim Karakoç’u vefatının onuncu yılında dualarla yâd edecek ve dilden dile , gönülden gönüle anlatacaktır.

Mekanı cennet olsun..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.