SEVDİĞİM KIZ BANA ABİ  DİYECEK..

  • 18.12.2022 12:39

 

On iki yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum.

Liseye başladığım yıl, birçok evlat babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde bu söz lafta kalır, sadece babalarımızın bir blöfü olurdu.

Fakat babamın blöf yapmadığını ara tatilin ertesi günü beni alıp otomobil tamircisinin yanına verdiğinde anladım. O gün hayatım ve hayattan beklentim bitmişti. Hayatta lastiğim patlamıştı.

"Kaderim buymuş demek ki" deyip üç yıldır yaz tatilinde bu köhne sanayide herkes tatil yaparken  mutsuz bir şekilde vakit dolduruyordum.. Oysa ne hayallerim vardı benim.

Einstein olacaktım ben. Annem beni "Minik Einstein'ım" diye severdi. Dalga mı geçerdi bilmem ama çok hoşuma giderdi bu benzetme.

 Kendimi Einstein'ın yerine koyardım.

 "Ne yapıyorsun Einstein?"

 "Atomu parçalıyorum anne."

 ‘’Hangi atomu?’’

’’Allah’ını seversen dalga geçme anne’’

" İyi tamam, ortalığa dökme atomu. Şuna bak her yer her yerde zaten." Aslında ben Einstein olmak istemiyordum, şair olmak istiyordum.

Gittik okuduk,okuduk,okuduk. Fen edebiyat fakültesi okuduk.

Failün,failatün,failün.

 Ne Einstein olabildik, ne de şair. Mutsuzdum.

Mutsuzluk! Hem mutsuzluk ne demekti? Babama sorsam, "Bilmem, biz mutluyuz." derdi. Babama göre yaşayan herkes mutluydu. Sadece ölüler mutsuzdu. Mutsuzluğun ne olduğunu, bize sürekli güzel bir gelecek vaat eden ilkokul öğretmenim bilebilirdi.

"Mutsuzluk nedir öğretmenim?" "İnsanın mutlu olmamasına, mutsuzluk denir oğlum Hasan " Cevap bu mudur öğretmenim?

 Senin okuduğun Fen Edebiyat Fakültesinde bunları mı öğrettiler size

Okumazsan seni sanayiye veririm.

Ustana da eti senin kemiği benim derim.

Keşke baba beni okutmasaydın da sanayiye verseydin.

Okuyanların hali perişan. Gelmişler 30 yaşına evlenmemişler.

Sevdiğim kız bana neredeyse ‘’abi’’ diyecek.

İş arıyorlar.

Ev hayal, araba hayal, yuva hayal.

Her yer üniversite her yer eleman arıyor.

Ortalık üniversiteli işsiz kaynıyor.

Bekliyoruz devlet atama yapsın.

Özel okulda öğretmenlik yapalım dedik.

Ders başı ücret maaş değil harçlık dahi çıkmıyor.

Doğalgaz kombi için usta çağırdık.

Bakım yapacakmış.1000 TL de biz tanıdık olduğumuz için 800TL alacakmış.

Çok yoğunmuş 10 gün sonra saat 14:00 sıra verdi.

Kalp ve beyin cerrahından muayene iççin randevu alıyoruz sanki.

Birde ‘’sayın ustam, kıymetli ustam, canım ustam’’ bizi araya sıkıştır diye yalvarıyoruz.

Sanki koca Düzce’de sadece bir tane var.

Evet 1 tane yok ama bu usta işinde iyiymiş.

Doğal gaz faturalarında aylık 300-400TL tasarruf ediliyormuş.

Baba beni neden okuttun.

Bu işte bir yanlışlık yok mu?

Getir’de motorsikletli kurye olarak kar, kış, yağmur, çamur demeden çalışıyoruz.

Günlük 400TL.

Bu işte büyük değil çok büyük bir yanlışlık var.

Herkes devlete suç buluyor.

Kimse devlete suç bulmasın.

Devlet bizi zoraki üniversite okuyun demedi.

Biz isteyerek okuduk.

Ülke bir şair kaybetti bir kurye kazandı.

Bugün motorum bozuldu.

Motor ustasına gittim.

Önünde yığınla motor vardı.

Firma ora ile anlaşmalıymış.

Bizi araya aldı motor Pazartesi çıkar dedi.

Eyvah ki eyvah!

Arkadaşı tanıyorum gibi geldi.

Sordum İlkokul arkadaşım çıktı.

Beraber arabasına binip yemek yemeğe gittik.

3 tane çocuğu varmış.

Yeni ev almış.

İşleri iyiymiş.

Falan filan.

Sormayın bir hüzün bastı beni.

Baba okumazsan seni sanayiye veririm diyeceğine .

Git sanayiye bir işte usta ol yoksa seni okuturum üniversiteli işsiz olursun diye tehdit etseydi.

Yanlış mıyım?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.