- 9.02.2023 16:18
Türkiye ve insanlık dünya tarihin en büyük felaketlerinden birine şahit oluyor.
Kahramanmaraş merkezli 2 şiddetli deprem 9 saat aralıkla yaşandı.
10 ili vuran ve adeta enkaza çeviren afet, büyük yıkımlara ve ağır kayıplara neden oldu.
İlk andan itibaren arama-kurtarma çalışmalarının başlandığı kentlerde, mucizevi kurtuluşlar da yüreklere su serpti. Bu saate depremin üzerinden 3 gün geçmek üzere. Afette, tüm Türkiye adeta seferber oldu.
Psikolojimiz bozuldu.
Televizyon izlerken sosyal medya ya bakarken hıçkıra hıçkıra ağlamaktan içimiz kıyıldı.
İçimiz yanıyor.
Yüreklerimiz dağlanıyor.
Parçalanıyoruz.
Yıkılıyoruz.
Ama millet olarak devlet olarak felaket karşısında dimdik ayaktayız.
Yaşlı bir kadın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Hoşgeldiniz. Kara günümüzde de geldiniz. Kara gün dostu, iki dünyada kardeşimsin. Hep kendime benzetirim seni. Ne kadar başımıza musibet de gelse senden vazgeçmeyeceğiz. Ben devletten yardım almıyorum.
"Devlet bizim babamızdır babamıza sığındık"
Ben gece gündüz derdim ki Allah’ım beni devletime yük eyleme, ama yük olduk devlet de bizim atamızdır babamızdır. Babamıza atamıza sığındık." diyerek devlete sığındığı cümleler içimizi ısıttı.
Devlet bu günde insanlık tarihinin en büyük afetlerinden olan bir felakette insanların geçte olsa yaralarını sarmaya çalışıyor.
Depremin etkilediği 15Milyon nüfus ve coğrafya hakikaten seferberlik ilan edilip tırı ve kepçesi olan eli hilti tutan her Türk, Kürt, Arap erkeği deprem sabahı yola çıkmalıydı. Seferberlik ilan edilmeliydi.
Fakat felaketin boyutunu kimse tasavvur edemedi.
Gece Elbistan’dan uykudan uyandırıldığımızda deprem oluyor diye İskenderun’u aradım, Mersin’i aradım, Antep’i aradım durumu öğrenince ‘’uyanın dünyanın en büyük felaketi koptu diye’’mesaj attım bir arkadaşım felaket tellallığı yapıyorsun dedi.
Üzülüp sildim.
Keşke sesim kısılana kadar bağırsaydım.
Allah için, devlet için, millet için eli ayağı tutan, kepçesi tırı olan herkes harekete geçin yıkılan bir coğrafya var yetişin demek isterdim.
Avazım çıktığı kadar bağırmak isterdim.
Sesimi duyan var mı diye bağırmaktansa koşun yetişin diye bağırmak isterdim.
Hafızalarımızdan silinmeyecek bir felaketi yaşıyoruz.
Elbistan’da annemiz 24 saat sonra enkazdan çıkarıldı . 20 Yaşında ki yeğenimiz bu saat itibari ile 40 saattir enkazda aranıyor..5 Katlı bir apartmanın neresinde olduğu bilinmiyor. Ve halen Düzce’den giden kardeşlerimizin de yardımı ile aranıyor.6 ekip dönüşümlü olarak gece gündüz eksi 20 derecede arıyorlar.
Biraz önce 08.02.2023 saat 20:30 sismik aletler ile yerini tespit etmişler.Canlı ve inşallah sağ salim çıkarırlar.
Rabbim annesine,babasına vatana bağışlasın.
Tüm kardeşlerimizi…
Allah ne derse o olacak.
Biz beraber oldukça bunları da aşarız.
Yıkamazlar bizi.
Ama eşimin memleketi Elbistan’nı tasavvur ederken 20 katlı binalar tasavvur ediniz.
Maraş, Malatya, Adıyaman hep aynı.
Deprem diye bir felaketi atalarının ataları dahi görmediği 500 yıldır depremi yaşamayanlar 20-30 katlı binaları residance diye dikmeye devam ederken bir felaketi yaşadık.
Felaket gece uykuda canlarımızı yakaladığı için şehit sayılarımız hafızalarımızın alamayacağı rakamlara çıkabilir.
Rabbim beterinden korusun.
Devletimiz var olsun.
Milletimiz yar olsun.
Allah yardımcımız olsun..
Başımız sağolsun.
Üzgünüz…
Yastayız…
Yastayız çünkü!
Yazıyı hazırladığımız sırada kurtulacağına inandığımız yeğenimizin deprem şehidi olduğunu öğrendik. İnsanlar için yastayken kendi canımız için de üzüldük.
Dedik ya, üzgünüz, yastayız!!!
Yorum Yap