BÜYÜK MUCİZE UNUTMAKTIR.

  • 13.02.2023 23:38
  • (1)

 

"Annesi ölene "öksüz" denir.

Babası ölene "yetim" denir.

Kocası ölene "dul" denir; ama evladı ölene hiçbir şey denmez. Çünkü bu acıya isim bile konamaz."

Ama oğlu şehit olana devlet bile ‘şehit anası’, ’şehit babası’derler.

Şehit kelimesi Türkçe'de "Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse." anlamına gelir.

Bir başka tanımı da ‘tanık’’ ifadesi ile anlatılır.

''Allah yolunda canını feda eden bir Müslümana şehit denilmektedir.

Vatan uğruna, bayrak uğruna, namus uğruna canını feda eden askerlerdir, polistir.

Savaşta yaralandıktan sonra yiyip içen, uyuyan, tedavi gören, başka bir yere nakledilen ve daha sonra ölen kimseler;  deprem yangın, sel felaketi, afet ve benzeri musibetlere maruz kalarak ölen, mide ağrısından ölen, doğum sırasında ölen, suda boğularak ölen, kolera, veba ve veremden ölen, göçük altında kalarak ölen  (depremde enkaz altında kalan), ilim yolunda ölen Müslümanlar da hükmen şehittirler.

Peki bu kadar şehidin sahiplerine ne isim vereceğiz.ANA'dolu diyeceğiz..Anadolu yaralı.Anadolu üzgün..Anadolu dim dik her hücresi ile ayakta..

Felaket dolu yıllardan geçerken sabrımıza sığınıyoruz..Allah'a inanıyor ve güveniyoruz..O ne derse o olacak.İman ettik..

6 Şubat depremi tüm Türkiye'nin yüreğine kor bir ateş gibi düştü. Bir taraftan yaralarımızı sarmaya çalışırken diğer taraftan da depremin sorumlularından hesap sorulmaya başlandı.

Fakat bu hesap sorulması bu kadar şehit verdikten sonra olmamalı.

Hep ders almalıyız.

Dersler çıkarıyoruz.

"Allah aşkına bu kadar ölümlü ders mi olur? Bu da mı ders olsun bize? Biz sürekli derslerdeyiz. Biz o dersleri geçemiyoruz ama cennetten bir köşe satanlar bu dünyada cennette yaşarken köşeyi dönerken cennetten köşe alanlar ve kurtulanlar  yıkılan binalarda yapılanlara tanıklık  ve milletimizin yüreğine düşen açıya milletce şahitlik yapmaktayız.

182. saatte kurtarılan Kaan’a sormak lazım.Dakikaları.Saatleri.

Birde inşaat mütahhitlik yapmaya girişen her insanı 1,82 dakikalık 7,7 şiddetinde bir deprem simulasyonuna koyup sallayıp kapalı bir yerde 182 saat değil 182 dakika tutacaksın arada sırada 6,5 ve 6,00 şiddetinde artçılara tabi tutacaksın.

Bakalım demirden çimentodan çalabiliyor mu?

Şimdi İstanbul gelmesi kesin olan fakat ne zaman geleceğini bilmediğimiz depremi beklemeye başladık.

Kıurbanlık koyunlar gibi Kurban bayramını bekleyenler gibiyiz.

Benim Kızım İstanbul’da okuyor.Eğer böyle bir felaket olur ise İstanbul’a karayolu ile gidemeyeceğimiz için Akçakoca’dan bir kayık veya gemi ile kendisini Ortaköy camii’nin orada beklemesini eğer ölmez kalırsak mutlaka geleceğimi başka yere hareket etmemesini söyledim.

Düdüğümüzü, lambalı powerbank’ımızı, suyumuzu, bisküvimizin  olduğu bir deprem çantasını yanından ayırmamasını istirham ettim.

Yani Allah’a emanet ettim.

Okulunu bitirir bitirmez bu senenin sonunda mecbur kalmaz isek İstanbul’u tercih etmemesi tavsiyesinde bulunacağım.

Fakat insan unutur.

 “İnsan neden unutur?” sorusu, insanın tarihsel, toplumsal ve vücutsal bütünlüğü bağlamında felsefi düşünmenin konusu olarak irdelenmektedir. Unutma hafızayla, hafıza da dille bağlantılıdır.

Dilimizden düşen unutulur.

3 ay sonra depremi konuşmayız.

Ama önlem almayıp mucize beklemek insanın doğasında galiba var.

Bence en büyük mucize unutmaktır.

İnsan unutmasa bu kadar ağır yükle kahrolup yaşayamaz…

Ama dillendirmeye devam edeceğiz.

Deprem öldürmez binalar öldürür. Ayrıca unutursak ölürüz.

Hangi binalar mı usulüne uygun yapılmayan binalar…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Tatar Ramazan
    Tatar Ramazan
    14.02.2023 08:57

    Bir şarkı vardı; Unutulur unutulur.., Mahallede muhtarına hesap soramayan bu millet devletinin taaaaa tepelerine oturttuğuna mı hesap soracak... Unutlur unutulur...