Yandık, bittik, kül olduk mu?

  • 22.10.2021 11:22

Dünyada yalnızca bir tane olduğuna inanılan Zümrüd-ü Anka kendini küllerinden var eden bir kuş olmakla birlikte efsaneye göre kuşların hükümdarıdır.

Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilen Zümrüd-ü Anka efsaneye göre Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş…

Bazı efsanelere göre; kuşlar Zümrüd-ü Anka’nın tüyünü bulup varlığına emin olmak ve ondan yardım istemek için Kaf dağına uçmaya karar verir. Ancak Kaf dağına varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekmektedir.

Bunlar Birincisi; İSTEK, ikincisi; AŞK, üçüncüsü; MARİFET, dördüncüsü; İSTİSNA, beşincisi; TEVHİD, altıncısı; ŞAŞKINLIK ve yedincisi ; YOKOLUŞ vadileridir.

Her birinin birbirinden zorlu olduğunu bu vadiler üzerinden uçmaya başlayan dünyadaki tüm kuşlar yolda zaaflarına göre birer birer dökülmüştür. Tüm zorlu vadilerin sounda geriye yalnıca 30 kuş kalabilmiş. Bu 30 kuş Zümrüd-ü Anka’nın yuvasını bulunca anlamışlar ki Simurg (Farsça) 30 kuş demektir; yani aradıkları kendileridir. Bu 30 kuş asılnda kendilerine bir yolculuk yapmıştır.

Dünya’da örneği olmayacak şekilde kimseye nasip olmayacak şekilde İSTEDİK hemde ne istemek. Okul kapılarından mı kovulmadık. Darağaçlarında sehpalaramı gülümsemedik. Görüş günlerinde beyaz mendil ile selam yollamadık sevgiliye...

AŞK ile yaptık gönüllere girdik, biz gönüller kırmaya değil gönüller yapmaya gelmiştik. Ve gönüller yapa yapa çığ gibi büyüyen bir gönül ordumuz .Gülleri dünyanın en güzel şehri  Şehr-i İslambol’a dikerken çınara dönüşeceğini bilemedik.

MARİFET gönüllere girmek değil gönüllerde kalıcı olmaktı. Onu da başardık. 

Bir mütevazi otel salonundan doğan ak gönülleri milletimizin marifeti ve gönüllülerin azmiyle muktedir eyledik.

Fakat zorlamalarla İSTİSNALAR olmadı mı? Oldu bu nedenle muhtar bile olamayacaktık. Kardeş dedik bağrımıza bastık. Güllerin içinden bir gül seçip başucumuza koyduk. Nerden bilecektik ki gülü seven dikenine katlanırken kalbe ağır geleceği ve kanatacağı. Bülbüle aşık olmak varken kargayı dost edineceği kırmızı kaplı defterde yazmıyordu.

Sonra 15 Temmuz’da bir varoluş ve TEVHİD mücadelesini milletinin 250 kardeşinin güllerin içinde cennete uğurlarken şehit vereceğini nereden bilebilirdi ki. Kontrollü olarak kötü günlerin içinden geçerek bugüne gelinmişti. Hendekler de kaybolmadık. Tek bayrak, tek vatan , tek devlet derken hedef büyük TÜRKİYE idi.

Sonrasında kraldan daha çok kralcıların olduğu milleti ŞAŞKIN ördek gibi bir birine düşürüp muhabbetten muhammet hasıl olması gerekirken milletle aramıza girenler oldu. Sonra gönül köprülerini kurup Yavuz Gibi, Osmangazi, Çanakkale gibi tekrar gönüllere yollar köprüler yaptık. Üzerimizdeki ölü toprağını kaldırıp atmaya başlamıştık.

 Ve bir yanardağ patlaması oldu. Dünya ya yakıp kavuran bir virüs belasını hep beraber milletimizi kırıp geçirmeden atlatmaya başlamıştık ki Dünya döndü ama insanlar durdu. Zaman durdu.

Bizim için YOKOLUŞ vadisindeyiz. Şimdi.

Yandık ,bittik kül olduk mu?

Öğretemen soruyor ‘’arabası olmayana ne denir?’Cevap Yaya olacakken Öğrenci FAKİR deyince koptu saatin zembereği. Arabayı park edecek yer bulamayacak kadar , otoparkların alamayacağı kadar doldu taştı yollar. Çok fakirdik.

Eskiden kapının arkasına asardık elbiselerimizi bir çiviye. Gardırobumuzda kıyafet asmaya yer bulamayacak kadar villalarımıza elbise odaları yapacak kadar çıplaktık fakirdik.

Babamız bayramdan bayrama kara lastik aldı mı sevincimizden uyuyamazken marka ayakkabıyı giyeceğimize karar verince sabahın erken saatlerinde 5000 TL ye ayakkabı almak için geceden sıraya girip ayakkabı alamayacak kadar fakirdik.

Soframızda kaç çeşit peynir, kaç çeşit zeytin olduğun bilmeyecek kadar  aç fakat 50 TL ye 10 kişi açık büfe kahvaltılarında Berceste’te yer bulamayıp simit yiyecek kadar fakirdik.

20000TL ye telefon almak için sıraya girip alamayınca antidepresan hapı kullanacak kadar fakirdik.

Yaz tatilleri yetmemiş gibi bir de Kış tatilleri yapacak kadar Narven’de villa devre mülk almak için sıraya girecek kadar fakirdik.

Eskiden uçağı havada görünce ‘anne bugün bir uçak gördüm deyince dilek tuttun mu?diyerek ne kadar önemli bir şey gördüğümüzü anlatırken şimdilerde AKINCI ile bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik fakat fakirdik.

Evet hep fakir yaşadık ,bu ülkede hep sol  türküler söyleyenler çok zengin yaşadılar ve yine bakın ülkenin en zengin semtlerinde yine onlar yaşıyorlar ve hepsinde ev araba,yazlık her imkan olduğu halde garibanın hakkını savunacak kadar akıl fakiriydik.

İnanın dünyada oyun kurucu konumuna getirdiği ülkemizi ve bu kadar hizmet ve refaha ulaştıran birisi namazlı abdestli birisi değil de  yılbaşı akşamları kadeh tokuşturan biri olsaydı vallahi paralara resmini basar, heykellerini diker,dağları delip geçerken dağlara silüetlerini yapardık ama fakirdik.

Aybüke öğretmene kıyanlara, Cihan AKSARI’ya kurşun sıkanların isimlerinin önünde fotoğraf çekerken dağa selam yollayanlarla halay çekerken üzerine su içecek kadar fakirdik.

Ya biz çok zengin olduk. Fakat benzin çok pahalı oldu, yağ kaç lira oldu biliyormusunuz? Hatta ete kasaplarda trene bakar gibi bakar olduk.

Azıcık cebimize dokunduklarında , davayı bırakıp elimize düdüğü alıp çalmaya başladık. Tencereler boş çalmaya başlayalım. Hatta elektirik çok pahalı ışıkları akşam 21:00 kapatıp açalım. Tencere tava çalalım. Bağıralım. Öldük. Bittik. Kül olduk...

Hayırdır Hasan dayı, Hüseyin abi arabanın tekerine diken mi battı. Salih bey villanda üşüdün mü? Ayşe teyze akıllı evinde çamaşır makinesine attığı makineyi telefondan çalıştırırken deterjanın mı bitti. Müjhan abla doğalgazın bitti de tezek mi bulamıyorsun.

Dünya’yı sömürdük te zengin idik te şimdi fakir olduk çok zengindik.

Şimdi çok fakiriz. Şükrümüzü bilmeyecek kadar fakirdik.

Dünya genelinde ekonomik kriz varken, ekonomisi gelişmiş ülke diye nitelendirdiğimiz ülkelerde benzin ve gıda sıkıntısı varken oralarda bile her şeye zam üstüne zam gelirken, bu günler  de bizim ülkemizde bir şeylere zam geliyor diye YOKOLUŞ  vadisinde kaybolmak bize yakışmaz.30 kuş olup hedefe varmak bize farz oldu ise anlatmak lazım aşkı bu hikayeyi.

Her birimiz, “Durun kalabalıklar!” diye haykırıyoruz. Haykırırken sizin ayakları yere sağlam basan tavrınız var bizde. “Ben yoksam, kimse yok.” kararlılığındayız.

VE AVAZ AVAZ BAĞIRIYORUM!!!

KİMSE YOKSA BEN AMA BEN VARIM.

Kendimize geliyor ve kendimizi arayıp kendimizi bulma arzusu ile ben varım..

Abdülhamit’in yalnızlığı, Adnan Menderes’in darağacındaki boynu büküklüğü, Özal’ın Çankaya yokuşundaki nefes alamayışı, Erbakan’ın alın terindeki soğukluk, Muhsin Yazıcıoğlunun Maraş’taki buz tutmuş bedenindeki acıya bırakmayacağız seni.

Büyük Türkiye kaf dağını aşmak için yırtınırken biz yol arkadaşı olarak seninleyiz.30 kişi kalsakta seninleyiz. Yok olsak ta seninleyiz. Kül olsakta senizleyiz. Biliyoruz ki bu millet her zaman küllerinden doğmayı başarmıştır. Bir Yusuf misali seninleyiz.

Yunanlılarda Phoneix, Hintlilerde Garuda, Araplarda Anka, İranlılarda Simurg adıyla anılan Zümrüd-ü Anka’nın ismi değişse de ortak olan bir özelliği vardır; olağanüstü oluşudur Bizde Türklerde bu değeri biliyoruz.…

Biliyoruz. 

İnsandır. Her canlı gibi ölümlüdür. Ama Tüm dünyada mazlumun mağdurun gözü yaşlı anaların bebelerin dedesidir. Abisidir. Babasıdır. Türk ve islam dünyasının lideridir.  Türk milletinin 20yıldır teveccühünü almış kendini büyük Türkiye'ye adamış adam gibi adamdır. Tüm Dünya’ya Dünya beşten büyüktür diyecek kadar büyük, tüm planları bozan siyasi dehaya biz Çılgın Türkler olarak REİS diyoruz. 

Allah ver gam yok.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.