- 14.11.2021 14:11
Sn Mehmet Keleş bu günlerde dost ve arkadaşı olduğu hatta akraba olduğu belediye başkanlarını ziyaret edip sosyal medyada paylaşıyor.
Eski günlerini yad ediyor.
Kimine göre nazire yapıyor kimine göre sahalara dönme provası yapıyor.
Sn Keleş kadar Ak partiye vefa gösteren Düzce’de eski milletvekili veya belediye başkanı olmuş kimse kalmadı. Çoğu gemiden inince gemi batıyor diye bağırmakla meşgul. Mehmet bey herşeye rağmen suskun. Seçim akşamı yazdığı yazı hariç.
Mehmet Keleş benim gibi düz ağzında olanı söyleyen bir beyefendi. Tanıdığım için değil gördüğüm kadarıyla söylüyorum.
Fakat krizleri yönetemediği için sıkıntı yaşadı ve malum durum başına geldi. Anket yaptıklarında telefonla beni de aradılar ben başkan olarak devam etmesinden taraftım. Puan verseniz ben 10 üzerinden 9 verirdim.
Şimdi ise Faruk Özlü’ye ayar verilmeye çalışılıyor. Olimpiyat kavşağına bir meczup Sancaklı Mobilyası tarafından ağaçlandırılmıştır tabelasına boyalı saldırı yapmışlar.
Ben olsam bu şehirde vali bugün bu meczupları emniyete buldurup kelepçe takıp medyanın önüne çıkarırdım.
Ne istiyorsunuz?
Müsteşarlık yapmış, bakanlık yapmış, belediye başkanı olarak şimdide Düzcemize hizmet veren başkan her yaptığı işi birilerinden izin alarak mı yapacak?
Öyle olsaydı Millet Parkı’nın içerisindeki o ucube durum halen devam ediyordu. Bu şehirde İnönü parkını boşaltacak bir güç maalesef yoktu. Yıkım günlerini hatırlıyorum. Ve millet parkı maalesef yoktu. Oradaki yıllardır duran çirkin ve peşkeş çekilmiş dükkanlar ve işgal edilmiş park millete kazandırılamazdı.
Şehrin Merkezinde yıkılmış bir binayı tüm hak sahiplerini toplayıp anlaşıp 20 yıldır kazma vurulamayan bir yeri ayağa kaldırıyor. Tek orada çay satan dükkan sahibi şikayetçi.
Konuralp’te tarih gün yüzüne çıkıyor. Dikkatinizi çektimi. Ben olsam Konuralp’e yatırım yaparım. Orada biz hazine var ve bu hazinenin tek Faruk Bey farkında. Belediyeyi seferber yapmış durumda.
Düzce Kasrı’nı niçin yıktı diye yazan bir gazeteci dün sabah kahvaltısında Mutfak sanatları Merkezin’den dostları ile kahvesini yudumlarken resim paylaşmış. Güzel olmuş demiş.
Esnaf şehir merkezinin düzenleme ve kaldırım yapılmasına karşı çıkıyordu. Dün esnaf dostum şöyle diyor. Biraz sıkıntı çektik ama ben dahi karşı çıktım. Şimdi çok güzel oldu. Eline sağlık. Adam bizi dahi dinlemedi yaptı.
Bu arada Faruk Özlü Düzce milletvekili gibi farkındaysanız.Akçakoca liman müjdesini Faruk Bey veriyor. Ayşe Hanım, Ümit Bey ve Varlığı ile yokluğu dahi belli olmayan deprem anma törenlerine ta Ankara’dan gelerek acımızı paylaşan İçişleri bakanı Sn Süleyman Soylu Bey soğuk ve yoğun proğramını dinlemeyip geliyor fakat Sn ismi dahi aklımıza gelmeyen milletvekilimiz maalesef yok. Kayıp..TOGG otomotiv tanıtımında bir resmi vardı.Mustafa Varank bey ile. Onun yerine de Maalesef Sn Faruk Bey vekalet demeyeyim de idare ediyor. Boşluğu dolduruyor.
Başkan Olimpiyat kavşağı ile ilgili geri adım atmış(birileri öyle diyor) fakat tabelayı düzelttirmiş fakat halen saldıralım. Boya dökelim balyoz alıp kırsaydınız. Millet parkının da içinden geçseydiniz. Sokağa çıkma yasağında gece gündüz çalışıp şehir merkezinde düzenleme yapan belediye dozerlerinin önüne yatsaydınız. Düzce kasrındaki antenlere çıkıp yıkarsanız kendimi aşağı atarım deseydiniz.
Faruk Özlü’yü eski sanayi sitesinin dönüşümü dahil bir çok projede aman ne olacak böyle gelmiş böyle gitsin deyip gece 03:00 kadar çalışıp bu şehri ayağa kaldırmak için uğraşsa da bence önce izinler almalı.
Gazetecilerden, Taksicilerden, Esnaf tan ve en sonunda da AK partiden ekmek yiyen fakat şimdi biraz dinlendirilen spor ve rejim yapanlardan izin almalı onlar ne derse onu yapmalı. Kesinlikle milleti dinlememeli. Hatta bana ne deyip hiçbir şey yapmamalı. En iyi başkan o zaman Faruk Özlü başkan olur.
Aksi takdirde doğurganlık oranı düşük ilimizde dışarıdan göç almadan gelişme göstermesi için bu şehrin doğal , tarihi ve sanayi cazibe merkezi olması için var gücü ile çalışan herkesi takdir etmemiz gerekirken iş yapana, şehri güzelleştirene geri adım attırmak ve yıldırmak için yapılan bir gayret var.
Otomobilin henüz icat edilmediği dönemde, düğün olduğunda, gelin ata bindirilerek kocasının evine götürülürmüş. Evlilikler de genellikle "görücü usulü" ile olduğundan, gelin ve damat birbirlerini önceden tanımazlarmış.
İşte böyle bir dönemde, gelin kızın, damadı hiç mi hiç tanımadığı bir düğün sonrası, damat gelini ata bindirmiş ve köye doğru yola koyulmuşlar.
Yolda giderken, ayağı taşa takılan at aniden tökezlemiş ve gelin düşecek gibi olmuş. Damat, tok bir sesle;
- Varan biir...demiş. Aradan on dakika geçmiş geçmemiş, gelinin bindiği at yine tökezlemiş. Damat bu kez daha yüksek bir sesle;
- Varan ikiii...demiş ve yola devam etmişler. Ancak yeni gelini almış bir korku "galiba çok sert ve sinirli biriyle evlendim, vay benim başıma gelen..." diye düşünürken, atın ayağı bir kez daha taşa takılıp tökezlemez mi, damat iyice sinirlenmiş ve hırsla;
- Varan üüüç...diye bağırdıktan sonra, silahını çekip atı beyninden vurmuş.
O anda, atla birlikte yere düşen yeni gelin panik halinde damada bağırmış:
- Sen deli misin, manyak mısın nesin, hiç ayağı taşa takıldı diye zavallı at öldürülür mü?
Damat gayet soğukkanlı bir şekilde, silahını kılıfına yerleştirdikten sonra, gözlerini de biraz kısarak geline bakmış ve ...
- Varan biiir...demiş
Şimdide bazı yerlerde kendi heykelini yapıp burası benim diyenlerin bazılarının ayağına bastığı insanlar varan 1 diyorlar.
Ben Varan2 dedittirmem.
Çünkü Faruk Özlü Varan 1-2-3-4-5-6 demiş. Varan manyağı yapmış. Yerleşikleri.
Şimdi bir Olimpiyat kavşağı dolayısı ile varan 1 diyenlere ben varan 2 dedittirmem.
Yoksa iş yapılmaz herkesin ağzı var konuşuyor durumu olur.
Bu durum Düzce’ye fayda vermez.
Yorum Yap