- 27.10.2022 09:22
Size bir soru?
Bugünün dertleri, üzüntüleri ve kederlerinin kaçı baki kalacak?
Sizin adeta yırtıcı bir hayvan gibi kendinizi parçaladığınız, düşüncelerden düşüncelere sıkıntılardan sıkıntılara düştüğünüz sorunların kaçı hatırlanacak?
İlerde geçmişe baktığınızda bugününüzü nasıl hatırlayacaksınız?
Dertle mi?
Kederle mi?
Yoksa neşeyle mi?
Biz bu hayat denen içinde kıvrımları, patikaları, dik yokuşları ve sarp arazileri barındıran yoldan bir gün çıkacağız.
Ve çıktığımızda bu çetin yoldan başkaları yürüyecek.
Onlarda çıkacak ve yine başkaları yürüyecek.
Her yoldan yürüyen bir öncekinin o yolda neler yaşadığından habersiz olacak.
Bütün o zorluklar, acılar, sıkıntılar yoldan çıkanla birlikte son bulacak, kaybolup gidecek.
Hiçsizliğe, manasızlığa sanki hiç yaşanmamışçasına tuhaf bir esrara bürünecek.
Öyleyse bütün bu yaşadıklarımız hatırlanmayacaksa
Geçici olan dertlere, acılara ve sıkıntılara neden ruhumuzu esir ediyoruz?
Zihnimizin, manasız düşüncelerden oluşmuş yıkıcı bir orduyla mağlup olmasına neden izin veriyoruz?
Neden bedenimizi o karamsar duygularımıza teslim ediyoruz?
Buna göz yummak, duyguların esiri olmak, kendimize söz geçirememek biraz ahmaklık değil mi?
Gelecekten bugüne baktığımızda önemsizleşecek, manasını kaybedecek konuları kendimize büyük dertler edinmemiz bizim kabahatimiz değil mi?..
Şimdi gün ışığı yavaş yavaş kayboluyor tepelerin üzerinden.
Yoğun, hareketli ve sıkıntılı bir gün daha karanlığın sakinliğine, telaşsızlığına bırakıyor kendini.
Bunca insan gün batımını izliyor yarından habersiz.
Güneş yavaş yavaş kayboluyor.
Ve bunu izleyenler de kaybolacak..
Zaman ince ince öğütecek her şeyi,
Acılar, dertler ve kederler unutulacak,
Ve geriye bir tek şey kalacak
O da geçmişten bügüne hep var olan ‘’hayat’’ olacak…
Yorum Yap