Soruyorlar neden Olimpiyat Kavşağı’nı bu kadar benimsedin. ANLATAYIM!!!

  • 11.01.2022 10:02

Aziziye Mahallesi’nde büyüdüm.

Çocukluğumu annesiz ve babasız geçirdim. Anneannem ve dedemin yanında hayatın bir ucundan tutup, büyümeye kendime bir yerler edinmeye çalıştım.  Hep hayatta tutunmaya çalıştım. İlkokul çağlarıma geldiğimde önce şimdi ki adı Aziziye İlkokulu olan Günlü İlkokulu’na başladım. 5. sınıfa geldiğimde ise ilköğretimde 8 yıl zorunlu eğitim başlayınca Avni Akyol İlköğretim Okulu’nun ilk öğrencilerinden oldum.

Anneannem ve dedem yeteri kadar ilgilendiler ama çocukluk işte arkadaşlarım iki simit yiyip, ayran içerken ben bir simit yedim, ayranı alamadım.

Benden büyüklerin yada arkadaşlarımdan arta kalan okul kıyafetlerini giyerek okula gitmeye çalıştım. Hatta bazen ayakkabım olmadığı zamanlarda kara lastik ayakkabıyla okula gittim.

Bu süreçten sonra başladı benim Olimpiyat sevdam.

Bir gün yine ayağımda kara lastik ayakkabı, üzerimde ise okul kıyafeti yolum Olimpiyat tesislerine düştü. Orada gelen giden arabaları yıkayan bir ağabey (adını hatırlayamadığım için kusura bakmasın. Ölmüşse Allah rahmet eylesin, sağ ise Allah ve sağlıklı ömürler versin) beni görünce önce üstüme baktı okul kıyafeti var. Sonra ayakkabılarıma baktı ve şöyle bir kafasını çevirip derin nefes aldı.

Sonra beni yanına çağırarak kimsin, kimin oğlusun dedi. Ben Aziziye’de virajda oturduğumu ve kimlerden olduğumu anlatmaya çalışırken, o ağabey “Baban kim” dedi. Tabi babamın kim olduğunu anlatamadım, çünkü bende bilmiyordum.

Daha dün gibi aklımda. Adam bir ‘ah be’ dedi ve devam etti “Al bakayım şu hortumu eline benim yıkadığım yerlere su tut”

Boyumuz küçücük, şimdi ki gibi 1.80 boylarında değiliz. Benim bir de sonradan boyum çok uzadı. Küçükken gerçekten çok küçüktüm.

Elimden geldiği kadar su tutmaya çalıştım. Yarısı adamın üzerine, yarısı benim üzerime, adamın yıkadığı yerleri durulamaya çalıştım.

Sonra işimiz bitti adam beni orada lokantaya soktu. Ya orman kebap yada kavurma yedim. Ama etli bir yemek yediğimi çok iyi hatırlıyorum. Çünkü o yemeğin tadı da hala damağımda duruyor. Hayatımda ilk yediğim et yemeği olmasa da lokanta da yediğim ilk yemek olduğu için havalara uçuyordum. Sonra o ağabey bana müsait olduğun zamanlarda gel, benim yıkarım sen durularsın dedi ve ben evime döndüm.

Tabi sokak maçlarından geri kalan zamanlarda o bölgeye gitmek için can atmaya başladım. Ama sokak maçları da inanılmaz zevkliydi.

İki-üç gün sonra tekrar yemek yerim hayaliyle ağabeyin yanına gittim. İşimiz bitti, patlıcanlı bir yemeğimiz vardı yedik ve ‘Ben gidiyorum’ dediğimde dur aslanım deyip bana bir kutu getirdi.

Kutuyu açtığımda böyle bota benzeyen bir çift ayakkabı çıktı. Ama nasıl bir ayakkabı. Sıfır ve hiç giyilmemiş. Buram buram yeni kokuyor. Hayatımda ilk kez kutu içinde bir ayakkabı aldığım için kutuyu açar açmaz sanki dünya aydınlandı. Işıklar saçıldı. İnanın abartmıyorum.

Ondan sonra ki süreçte ben Olimpiyat tesislerine zaman zaman gittim, geldim. Orda ki diğer ağabeylerle tanıştım. Heybetli ağabeyler bile vardı. Belki Saffet Seven, belki Rafet Seven belki de Hamit Kaplan ile sohbet ettim. Ama isimlerini bilmedim yada kim olduğunu ne onlar anlattı ne ben sorabildim.

Şimdilerde büyüdüğüm yere bakınca hep o anları hatırlar kendime kendime duygulanırım. Duygularımı da yazıyla nasıl aktarabilirim bilemiyorum ama işte ben bunları o çevrede yaşadım.

Oraya bir Sancaklı tabelası dikerek sadece ismi değiştirebilirlerdi. Kalbimin büyümeyen tarafında o alan hep Olimpiyat olarak kalacaktı.

Sonra baktım ki Saffet Seven kocaman bir tabela dikmiş. Sosyal medya hesabında da şehrin üzerine güneş doğdu diye paylaştım. İşte o Olimpiyat yazılı tabela benim güneşimdi.

Bu sadece benim hatıram ve anılarım. Kim bilir kimlerin ne hatırları vardır. Ne anıları, ne yaşanmışlıkları vardır.

Şimdi bir de sormak istiyorum. Bakın ben Düzce Lisesi mezunuyum. İki kızım, bir oğlum var. Baba hangi okuldan mezunsun deseler ben şu okuldan diyeceğim ne bir isim ne bir bina kaldı. Düzce Lisesi adı yok, binası yok.

Bana baba nerede büyüdün deseler, Olimpiyat desem tesis yok adını da silmeye çalışıyorlar.

SİLDİRMEYENLERE, ANILARIMI YAŞATANLARA TEŞEKKÜR EDERİM…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.