Düzce’ye geldiğinde 32 yaşındaydı

  • 25.07.2022 14:42

 

Ben O’nu hiç bu kadar üzgün görmedim. Tanıdığım günden bugüne kadar neşeli tavırları, şakaları, hastalarına yaklaşımında babacan tavırlarıyla tanıdım.

Düzce’ye geldiğinde henüz 32 yaşında alanında başarılı bir yardımcı doçentti. Türkiye’nin en gözde tıp fakültesi olan Hacettepe Tıp Fakültesi’nin İngilizce bölümünden mezun olmuştu.

Düzce Üniversitesi Hastanesi’ne geldiğinde, hastane binası henüz eski yerinde yani Konuralp’in içinde derme-çatma bir binaydı. Depremden yeni çıkmış ve yıkık Düzce’ye geldiğinde bazıları Düzce’den kaçmaya çalışırken birden Düzce’ye kanı ısınmış ve ben bu işi burada yaparım demişti.

Düzce Üniversitesi’nde çalışmaya başladığında bir çok görev aldı. Rektör yardımcılığı, başhekim yardımcılığı yaptı.

Düzce’yi çok sevmesi kısa zaman sürdü. Düzce’de doçent oldu, profesör oldu. Hatta Düzce’de evlendi, çocukları Düzce’de doğdu. Artık o bir Elazığlı değil hanım köylü denilir ya işte Düzceli oldu.

Düzce Üniversitesi’nin bir çok kademesinde etkin görevler aldı.

Son olarak 2016 yılında Düzce Üniversitesi Hastanesi’ne başhekim olarak atandı.

Bölgenin en büyük endoskopi birimini kurdu. Bölge halkı yani Düzce dışında da bir çok kişi Düzce’ye gelerek muayene olmak için adeta yarıştı.

Daha neler yaptı neler. Örneği o dönem Çocuk Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda çok sayıda  asistan olması nedeniyle O Düzce’de ilk kez çocuk acil bölümünü açtı.

Çok uğraştı çocuk acil bölümünü açmak için ama açılışta kurdeleyi kesecek yer bulamadı. Fotoğraf meraklıları aldı makasları geçtiler kurdelelerin önüne. Biz yaptık mesajı verdiler.

Sonra ne mi oldu?

Çocuk Hastalıkları Ana Bilim Dalında görevli asistanlar uzman oldu Düzce’den gitti. Çünkü onları Düzce’de tutacak bir şey yoktu. Herkes O’nun gibi değildi.

Düzce Üniversitesi Hastanesi’ni yıkıntıdan modern bir hizmet binasına getiremezlerdi.

Neyse efendim asistanlar gidince tabi yerlerine yenileri gelmedi. Dolayısı ile hocalar nöbet tutamayacağına göre Çocuk Acil bir dönem kapandı. Bir dönem yarım hizmet vermeye başladı. Kısacası Düzceliler bunu sorun etti. Bazı basın kuruluşları da bunu fırsata çevirip vurun abalıya yaptı.

Hele o kurdelenin önünde elinde makaslarla duranlar var ya işte onlar hiç ses etmedi. Çünkü biz yaptık dediler ve reklamlarını yaptıktan sonra kenara çekilip abalıya vurulmasını zevkle izlediler.

Kimse, ben dahil ‘Hoca, hoca koskoca başhekimsin nedir bu çocuk acilin durumu? Neden kapattınız?’ demedik.

Tüm eleştirileri hazmetti. Yine Düzce için çalışmaya devam etti.

İstese diğerleri gibi kaçardı. Dedik ya henüz Düzce’ye geldiğinde 32 yaşındaydı. Eminim bir sürü kariyer planları, bir sürü akıl almaz tekliflerle karşılaştı.

Ama O Düzce’ye bir Düzceliye gönlünü kaptırmıştı.

Elinde olan imkanlarla, doktorlarla, asistanlarla ve hocalarla elinden geleni yapmaya çalıştı.

Yine vurdular, yine sustu. Yine vurdular yine sustu. Hastane bahçesinde ağaç yok dediler, vurdular. Tuvaletler pis dediler, vurdular. İşçileri devlet kadrosuna alanların sesi çıkmadı. Çünkü kadrolu temizlik işçisinin yerine işçi almak yine devletin işiydi. Özel temizlik şirketinde olsaydı o tuvaletler öyle pis kalır mıydı? Çocuğu olanın yerine bir eleman verilirdi, askere gidenin yerine bir eleman verildi. Ama dedik ya devletin işçisi olunca devletin ataması lazımdı. Ama atamadı.

Aslında neler yaptı neler. Hepsini aklımda tutman mümkün değil. Ama Düzce Üniversitesi Hastanesi bölgede tıp fakültesi öğrencilerinin staj ve eğitim almak için tercih ettiği bir yer haline geldi.

Tabi neler yaptı? Lafı kıvırma diyeceksiniz. Yaptıkları çok ama hepsi tıbbi terimler aklımda da pek kalmadı. Kalsa zaten bu yazıyı yazmaz birini muayene ediyor olurdum. Ama O çok işler yaptı. Yaptıklarıyla da gönlü hep ferah kaldı.

Dedim ya yazının başında yaptı, eleştirildi, yazılarla dövüldü ve sustu. Güldü, geçti.

Ancak bugün hiç gülecek hali kalmamıştı. Morali bozuktu. Ailesel bir durum değildi bu yada hafta sonu canı bir şeye sıkılmamıştı. Genel bir moral bozukluğu vardı üzerinde.

Üzmeyin lan iyi adamları.

Size iyi gelecek yaşadığınız memlekete iyi gelecek adamları üzmeyin.

Küstürmeyin Düzce’ye, bırakın işlerini yapsınlar.

Sonra giderlerse çok ararsanız. Onlarda Düzce’den iyi bahsederken sizden nefretle bahsederler unutmayın.

Üzmeyin lan iyi adamları. Elbet bir gün hepsi lazım olacaklar. Başka bir vilayete gitseler de Düzce sevgisi onlarda bitmez. Bu memleket başka memleket.

Üzmeyin oğlum iyi adamları. Giderlerse sizde çok üzülürsünüz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (www.duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.