Başsavcı! Başlık dizi ismi gibi oldu. Zaten Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre dizi başrol oyuncusu gibi. Nasıl mı? Azıcık size anlatmak istiyorum.

Geçtiğimiz günlerde sayın Başsavcımız ile bir vesile ile çay içme imkanı buldum. Düzce Adliyesi’nde. Yenilendikten sonra hiç gitmemiştim adliyeye. Adliyeye girer, girmez yine bazı vesilelerle gittiğim 5 yıldızlı lüks otellerin resepsiyon girişleri gibi bir hava hissettim. Girişten itibaren güvenlik, daha sonra memurların oturduğu bankolar.

İçeri girdim, tabi eski adliyeye göre sanki duvarları sağa, sola çekmişler bir ferahlamış girişler. Memurlar hemen buyurun nasıl yardımcı olalım diye seslendiler. Sade bana gazeteci olduğum içinde değil, benden önce gelenlere de aynı seslenişi yaptılar. Dedim Başsavcı ile görüşmeye geldim. Buyurun beyefendi şu katta kendisine ulaşabilirsiniz. Girişten 10 puan yazdı zaten.

Başsavcının makam odasının bulunduğu kata çıktım. Düzce Adliyesi ihtiyar, köhne yapısından kurtulmuş. Yerler, duvarlar, tavanlar, kapılar değişmiş. Dedim ya girişten itibaren sanki duvarlar sağa, sola çekilmiş genişlemiş, ferahlamış bizim ihtiyar adliye, gençleşmiş, güzelleşmiş. Estetik olmuş.

Odalar yeniden yapılıyor. Her şey yenileniyor. Amaç vatandaş işini daha rahat halletsin, adliyenin korkutan yüzü ortadan kalksın. Vatandaş için yani. Suçlular zaten korkacakları şeyleri biliyorlar. Bizden iyi biliyorlar.

Neyse efendim. Başsavcının makam odası önünde bir süre bekledim. İçeriden emniyetin önemli birimlerinin müdürleri çıktı. Allah Allah başsavcının bu kadar uzun ne işi olur dedim. Düzce’de önemli bir durum var galiba. İki müdür iki önemli birime bakıyor. Buradan bize bir haber çıkar mı?

Girer, girmez Başsavcımız Yasin Emre müdürlerle hemen her gün toplantı yaptığını özellikle iki önemli şubenin başında bulunan müdürle istişare ettiklerini ve Düzce’de suç ve suçluyla ilgili olarak ciddi problemlerin çözülmesi için irtibatın kaybedilmemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca istişareye önem verdiğini özellikle iletti.

İstişare önemli. Koskoca Başsavcı, isterse talimat yazısını gönderir, istediğini yapar. Ama istişare yapmayı tercih etmiş. Dizilerde olur böyle başsavcılar. Gerçek hayatta görünce insan şaşırıyor tabi. Çok başsavcı ile çalıştım, hala şaşırıyorsam buda sayın Yasin Emre’nin görevini yerine getirme biçiminden.

Neyse efendim, çay içerken bana Düzce’de bazı konuları sordu. Ben bildiğim kadarıyla kendinse anlattım. İçimden de söylüyoruz ama unutur gider dedim. Tak kalktı. Birilerini aradı. Benim söylediklerimin sorun haline geldiğini ve çözümü için daha hassas davranılması için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi.

Allah Allah!!!

Yahu ben sallarken derken beni utandırdı.

Çay içmeye devam ederken adli işler bitti, idari işleri başladı. Dışarıda adliyenin tadilat ve tamiratını yapan yüklenici firma yetkilileri yapılanları göstermek için gelmişlerdi.

Ama boşa gelmişler. Sayın Başsavcı devletin parası boşa gitmesin, yapılan en güzeli olsun diye mesaisine gelirken zaten göz ucuyla eksiklileri gözlemlemiş. Bir kapı üstüne boya taşmış onu gösterdi. Bir odada kapı kolu değişik onu gösterdi. İstediği yapılaşmayı anlattı. Zaten yüklenici firmaya bir tek yapması kalmış. Gerisini Başsavcı Yasin Emre halletmiş.

Geldiği günden bugüne kadar uyuşturucu ile mücadele konusunda hem kendisini hem bizim ilettiklerimizi geri çevirmedi.

Devletin Başsavcı Yasin Emre, SGK Müdürü Nemci Köroğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Nurhan Kartal, AFAD Müdürü Ali Kartal, İŞ-KUR Müdürü Ferhat Acar, KOSGEB Müdürü Necdet Yaşar Şahin, Sağlık İl Müdürü Yasin Yılmaz, Ticaret İl Müdürü Çiğdem Acar ve adını şimdi sayamadığım yada aklıma gelmeyen yöneticilere ihtiyacı var. Devletin malını koruyan, kollayan, halkın lehine kullanan, makamlarını kendi çıkarları için değil halk için çalıştığı il için kullanan, makamından güç alan değil, makamına güç veren yöneticilere ihtiyaç var. Şimdi ben bu müdürlerimizi tek tek yazacağım.

Ana konumuz Başsavcımız Yasin Emre’ye dönelim.

İnanın sayın Başsavcı Düzce için büyük şanslardan birisi. Sakın yalakalık yapıyor falan diye düşünmeyin. Çok şükür adliyelik bir işimiz yok. Olsa da ya yazdığımızdan ya yazılanlardan olur. Onun dışında adliye ile işimiz olmadığı için Başsavcıya yalakalık olarak algılamanın bir anlamı yok. Diğer müdürler içinde aynı. Hak edene hak ettiği şekilde yazı yazmak. Teşekkür etmek gerekir.

Öncelikle Başsavcının işe hakimiyetine hayran kaldım. Hem adli hem idari olarak işine hakim olduğu için yönetmek çok kolay oluyor. Bütün gün oturup, misafirlerini ağırlayıp, savcılarımızın getirdiği evrakları imzalayan biriside olabilirdi.

Ya bana ne? Düzce Adliyesi eski, köhnemiş dursa ne olurdu diyebilirdi. Düzce’de uyuşturucu kullanım sayısı artmışsa artmış, emniyet yakalar, ben talimat veririm. Tutuklanırsa, tutuklanır, salınırsa işine bakar diyebilirdi. Uyuşturucu satıcısı tutuklanmazsa buna bizzat bakıyor ve karara bizzat itiraz ediyor.

Bende bir kişinin gerçekten milliyetçi, vatanını seven birisi olduğuna yaptığı işten bakılmalıdır.

Başsavcı tam bir milliyetçi, işini seven ve mütevazı bir kişi. İşini sevenlere, milletini sevenlere bizim saygımız sonsuz. Yapacağı işlerde yanında olmak bizim boynumuzun borcudur.

Sayın Başsavcım, özellikle uyuşturucu, adliye binasının yeniden yapılanması, asayiş gibi konularda gösterdiğiniz çaba için teşekkür ederim. Düzce’nin daha güvenli ve huzurlu bir şehir olması için çalıştığınızın farkındayım. Tabi herkesin başına bir polis dikilmiyor. O mümkün olsa onu da yapacağınıza eminim.

Bu yüzden kendi adıma ve bir Düzceli olarak benim hakkım size helaldir. Sizlerde hakkınızı helal ediniz.

Kalın sağlıcakla….